Önceki gün Devlet Bahçeli’yi de yakından tanıyan “milliyetçi” bazı dostlarla sohbet ettik.
Bilhassa kardeşlik hukuku, adalet ve insan hakları yönünden Türkiye’nin getirildiği noktadan hiçbiri memnun değil.
Milliyetçilerin de ateş püskürdüğü Bahçeli aynı gün partisinin TBMM grup toplantısında Anayasa Mahkemesi’nin azıcık da olsa özgürlükçü sayılabilecek kararlarını yine eleştirdi ve şunları söyledi:
“Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Yurt dışında yaşayan bir casusun ne hakkı vardır ki ihlâl edilmiş olsun.”
Biz istihbarat işlerinden anlamayız, anlamayı da istemeyiz. Kimin casus olduğunu bilemeyiz.
Ama hukuka ve hukuk devletinin gerekliliğine inanıyoruz. Mahkemeden başka kurumların, kişilerin ve partilerin casus tesbit edemeyeceğini düşünüyoruz. Ama; Devleti “Hukuk Devleti” yapmak için var olan AYM ile MHP’nin “Devlet”i arasındaki “casus belli”yi (“savaş sebebi”ni) biliyoruz:
Anayasa Mahkemesi’nin MHP’lileşmemesi açık bir savaş sebebidir. Sabit MHP ikinci AKP’nin AYM’sine karşı savaş açmıştır.
Nitekim Bahçeli aynı konuşmasında şunları da söyledi:
“Anayasa Mahkemesi’nin bir kereye mahsus kabul edilen geçici 20’nci maddeyi yanlış yorumladığı açıktır. Ne hikmetse hak ihlâlleri hep şaibeli olan isimlerle ilgili verilmektedir. Aynı Mahkeme Can Dündar, terörist Demirtaş hakkında hak ihlâli kararı vermiştir. Osman Kavala’nın tutuklanmasının hukukî olmadığı gerekçesiyle ihlâl kararını oybirliğiyle kabul etmiştir. Milletin haklarını hiç hesaba katmadığı görülmektedir. … Bir teröristin ne hakkı olacaktır ki AYM buna çanak tutsun. AYM milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere destek vermeyi sürdürecekse kendisini feshetsin, başındaki zat da istifa etsin.”
Dün de yazdık:
AKP’li dostlarımız ve muhafazakâr entelektüellerimiz AKP’nin MHP’leşmesi karşısında lâl olmuş durumdalar. Gidişat da kafalarını karıştırıyor.
Zira: Cemaatlerin çoğunun ortaklığıyla yola çıkan birinci AKP 2002’deki AYM’yi beğenmedi ve zaman içinde önce üyelerini ve sonra 2010’da tüm yapısını değiştirdi ve İnsan Hakları Mahkemesine dönüştürdü.
Büyük öküz (tarif içindir, af buyurunuz) ölüp de ortaklık bozunca ortaya çıkan ikinci AKP 2010’dan sonraki yeni AYM’yi beğenmedi ve o da 15 Temmuz vesilesiyle/bahanesiyle onu değiştirdi.
On Beş Temmuz sonrasında diğer cemaatleri de karıştırıp küstüren yani AKMHP haline gelmiş olan üçüncü AKP ise şimdiki AYM’yi de beğenmiyor. Zira artık önemli olan MHP’nin devlet/Devlet olması.
Hep yazıyoruz: Düşmanı sık değişenin dostluğuna güvenilmez.