Cumhurbaşkanının kabineye başkanlık etmesini “sisteme uygun” ve “olağan” görmek isteyen dostlara cevap:
Cumhurbaşkanının, başbakanken yaptığını yapmaya devam etmesi yanlıştır.
Cumhurbaşkanının başbakanın yapması gerekeni yapmaya kalkışması da yanlıştır.
Sistemi değiştirmek isteyebilir. Ama yok sayamaz.
Zira sistem devlet ve düzen demektir.
Parlamenter demokrasi denilen sistemde cumhurbaşkanı tarafsızdır (Anayasa m. 101).
En önemli görevi de devlet organlarının uyumlu çalışmasını gözetmektir.
Anayasa m. 104: “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’nin birliğini temsil eder; Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”
Böyle bir yetkiye sahip ve üstelik de sorumsuz bir cumhurbaşkanının, üstelik siyaseten ve hukuken sorumlu bir başbakan da varken, olağan yetkiler kullanmak üzere toplanan bir kabineye başkanlık etmesi ancak istisnai bir durum olabilir.
Zaten Anayasa da cumhurbaşkanının yürütmeye dair yetkilerini sayarken “Gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu’na Başkanlık etmek” demek suretiyle açıkça bunu söylüyor:
“Her zaman” değil, “gerekli gördüğünde”!
Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Tarafsızdır. Öyle olmalıdır.
Halk tarafından “seçilmiş” olması ile halkın temsilcileri tarafından seçilmiş olması arasında bu yönden fark yoktur.
Elbette doğrudan seçilen daha güçlüdür. Ama öyle de olsa böyle de olsa tarafsızdır. Partili değildir. Öyle olmalıdır.
Hem partili hem tarafsız olunmaz.
Hem iktidara gelen partinin kabinesinin başkanı hem devletin başı olunmaz.
Erdoğan “tembel cumhurbaşkanı” olmasın, tamam. “Protokol cumhurbaşkanı” da olmasın. O da tamam.
Ama taraflı cumhurbaşkanı olunmaz. Çalışkan cumhurbaşkanı olmanın yolu başbakanı sonbakan yapmak değildir.
Erdoğan’ın icraata müdahil olması bu yüzden sisteme uygun değil. O halde olağan da değil.
Bu uygulama bu gün sıkıntı çıkarmayabilir.
Ama yarın başka bir parti iktidara gelecek olursa ne olacak?
Böyle bir ihtimal, siyaseten de sistemik olarak da teorik olarak da var.
“Erdoğan siyasette varken böyle bir ihtimal yok” demek, “Türkiye’de demokrasi yok” demekle eşdeğerdir.
Halkın reyini alıp iktidar olan partinin genel başkanı “başbakan” olmayı umarak kabine kurduktan ve Meclis’ten güvenoyu aldıktan sonra “sonbakan” olmayı kabul eder mi? Kabul etmek zorunda mı?
İşte bu yüzden, ille de sistem…