"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cumhuriyete dair yanlış sloganlar -3

Ahmet BATTAL
12 Kasım 2015, Perşembe 13:30
Cumhuriyet ve demokrasi arasındaki ilişkiyi anlatan yazılarımıza yapılan yorumlarda yer verilen yanlış sloganları incelemeye devam edelim.

Bilimsel (!) bir slogan cümlesi:

“1923’te hilafetten cumhuriyete geçtik”.

Bu garip ve düpedüz yanlış cümleyi, sadece “sloganlarla doldurulmuş” sıradan insanlar değil, anlı-şanlı bilim adamları da kuruyorlar.

Gerçekten, meselâ Gazi Üniversitesinde akademik faaliyetler kapsamında birçok cumhuriyet bayramı münasebetiyle “hilafetten cumhuriyete” başlıklı konferans ve benzeri toplantılar organize edilmiştir.

Oysa basit bir sağlama (çek etme) faaliyeti bu cümledeki mantık hatasını göstermeye yeter.

Cumhuriyete (elbette şeklen) ne zaman geçildi? 1923’te.

Hilafet ne zaman kaldırıldı (ve meclise devredildi)? 1924’te.

O halde o panel başlıklarını seçenlere ve o sloganları atanlara soralım: 1924’ten 1923’e geçilebilir mi? Zamanda yolculuk mümkün olunca evet!

İşte hatanın önemli bir delili.

Doğrusu şu olmalı elbette: 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdıktan bir sene sonra, 29 Ekim 1923’te şeklen cumhuriyete geçtik. (Baskın bir oylamaydı ve baskın bir seçimdi. Bu yüzden seçim “şeklen”di. Seçilen de “şeklen cumhurbaşkanı” idi. Ayrı mesele.)

3 Mart 1924’te ise, TBMM, misafir üyelerinden Bediüzzaman’ın Meclise hitaben yayınladığı meşhur Beyannamesindeki son paragrafta teklif ettiği çözümü kabul etti.

Yani TBMM, hilafet yetkisini de İstanbul’daki “şahıs halife”den aldı ve “heyet halife” olarak görev yapmak üzere yetkiyi kendi üzerine aktardı. (Halen de yürürlükte olan o kanuna göre TBMM halen de halife. Ama kâğıt üstünde! Oysa daha bir sene geçmeden, inkılaplarla ve hızlı biçimde, TBMM’yi “meclis halife” olmaktan çıkaracak şeyler yapıldı. O da ayrı mesele).

Saltanatın kaldırılması ile hilafetin kaldırılması arasındaki bir yıl dört aylık kısa sürede ne oldu? Son halife padişah Vahdeddin Han’ın İstanbul’dan ay(ı)rılmasından sonra Ankara’daki TBMM tarafından 18 Kasım 1922’de halife seçilmiş olan Abdülmecid Han bu süre boyunca “saltanatsız hilafet” vazifesini üstlendi. Sonra hanedanıyla birlikte yurt dışına sürüldü.

O halde hilafetten cumhuriyete geçmedik, geçmiş olamayız. Peki ne oldu?

Önce şahıs halifeli saltanattan şahıs halifeli şeklî cumhuriyete geçtik.

Sonra şahıs halifeli cumhuriyetten heyet halifeli cumhuriyete geçtik.

Sonra da “meclisi halife” dindar cumhuriyet’ten “meclisi halife olmayan” lâdinî ve “yanlış laik devlet”e geçmiş olduk.

Yeniden dindar cumhuriyete geçmek isteyenlerin gayretleri ise sürüyor ve sürecek.

Peki, sonuca gelirsek; neden bu yanlış slogan, hem de bilim adamları tarafından, bilinçli biçimde kullanılıyor?

Sebep basit.

O sloganı, “saltanata karşı” olan ve dolayısıyla “saltanatın zıddı olan cumhuriyete taraftar” olan insanları “hilafete de karşı” hale getirebilmek için kullanıyorlar.

Ya da “hem hilafete ve hem de cumhuriyete taraftar” olan yani “hilafete taraftar ama saltanata karşı” olan insanlara “olmaz öyle şey, bunu kabul etmiyoruz, saltanata karşı iseniz hilafete de karşı olmalısınız” deyip, onları kendince köşeye sıkıştırmak için kullanıyorlar.

Oysa üçüncü yol var: Hem cumhuriyete ve hem de hilafete (ama şahıs halifenin değil heyet halifenin hilafetine) taraftar olmak.

İşte buna “dindar cumhuriyet”çi olmak deniyor.

Okunma Sayısı: 5760
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kemal V.

    12.11.2015 08:36:28

    Sağlam,güzel ve İstifadeye medar bir nasihat,tebliğ,ihtar,iman hizmeti olmuş.Allah razı olsun,selam ve dua ile.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı