AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının uçağında Ali Babacan’ın kuracağı parti ile ilgili olarak gazetecilere şunları söylemiş:
“Ben Ali Beyin kendisine de söyledim: Yolunuz yolunuzdur, eyvallah. Ama şunu unutmayın ki bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok. Siz bunu yapıyorsunuz. Bunun parçalanmasıyla da bir yere gidemeyeceksiniz.”
Bu cümlelerin ciddî tahlile tabi tutulması lâzım.
Bizim gördüklerimiz:
1. Dini siyasete alet ediyor:
Dini siyasete açıkça alet eden bu söylemi sadece kınamak yetmez. Mazisi ile birlikte kaydını tutmak ve deşifre etmek lâzım. Ta ki tarihe mal olsun. Ve tarihten ders çıkarılsın.
Böylece gelecekte inşallah uyanık ümmet bilir ki bu memleketin siyaset sahasından siyaset ve iktidar hırsı hatırına ümmeti bölen bir kara bulut gibi bir Erdoğan geldi geçti.
(Ortak hafıza için okuyucularımızdan dini siyasete alet eden söylem ve eylemlerin listesini rica ediyoruz.)
2. Açık tehdit var.
Bu cümleler Ali Babacan’a ve beraber olmayı düşünecek herkese “kimin neye hakkının olduğunu da kanun değil ben belirlerim ve senin buna hakkın” yok diyor.
Bu cümleler aslında “senin yaptığın bu ‘haksız’ davranışı engelleyeceğim” anlamına geliyor.
Bu tehdidin gereği olarak ve elindeki bütün gücü (elbette devlet gücünü) kullanarak zaman içinde neleri yapmayı deneyeceğini tahmin ediyoruz. Neler olacak göreceğiz.
3. Erdoğan’ın demokrasi konusundaki itikatsızlığının net delili.
Geçmişte “Erdoğan da demokrasiye inanıyor” diyen ve buna gerçekten inanan bir kısım zavallı siyasetçiler ve gazeteciler ne diyecek çok merak ediyoruz.
(Bir küçük örnek olarak Abdurrahman Dilipak’ın 11 Temmuz 2019 tarihli ve “’Bir Bölen’ olarak MSP” başlıklı yazısını zikredebiliriz.)
Zira bu Erdoğan’a göre “bu ümmeti parçalayan bu demokrasidir”. Ya da daha iyi ifadeyle “demokrasi ümmeti parçalayan tehlikeli bir rejimdir”.
Dikkat ediniz. İçinde olduğu uçak demokrasiyle yönetilen devlete ve demokrasinin gereği olarak o devletin sahibi olan millete aittir. Ve Erdoğan o uçağa demokrasinin imkânlarından faydalanarak binmiştir.
Ne yaman çelişki!
Bu anlayışın ve bu kafanın, siyaset uçağından ve demokrasi treninden inme zamanı gelmedi mi?