"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratlar neredeler?

Ahmet BATTAL
13 Haziran 2013, Perşembe
AKP’nin çelik çekirdeğinin “yeterince ya da gereğince demokrat” olmadığını kime söylesek “evet” diyor.
Ama hemen ardından gelen “âmâ (!) cümlesi” enteresan:
-Ama daha iyisi ortada yok.
-Ama sizin dediğiniz demokratların da şu lideri şöyle, bu lideri böyle.
-Ama onlar da silinip gittiler.
-Ama onlar da dağıldılar, liderleri kalmadı.
-Ama demokratlar da temel meselelerde yamuldular.
Hatta bu âmâlardan bazıları diyor ki “canım siz de hiçbir şey beğenmiyorsunuz, elinizdekiyle idare etmeyi öğrenemediniz, anarşist misiniz nesiniz?”
Oysa, siyasette daha iyiyi isteyenlerin, hatasız hükümet peşinde koşup onu bulamayacağını anlayınca anarşizme yönelen güruhla hiçbir ilişkisi yok.
Zira “daha iyi” sadece “iyi”nin değil, aynı zamanda kötünün de düşmanıdır.
Nitekim, Bediüzzaman “mevcuda iktifa dûn himmetliktir” diyor. Yani elindeki ile yetinenin himmeti eksiktir.
O halde biz de demokrasi talebi konusunda elimizdekiler ile yetinmemeliyiz. Daha iyiyi ve hatta mümkün olan en iyiyi istemeyi sürdürmeliyiz.
Hangi partiye oy verdiğimizden bağımsız olarak, her partiyi ve her iktidarı yapıcı biçimde eleştirmeliyiz ki elbirliği ile daha iyiye ulaşabilelim.
Bazı dostlar (!) demokratlık tercihi konusunda daha nezaketsiz ve fakirler. Diyorlar ki; “Siz fikirleriniz ve parti tercihiniz konusunda evinizde eşinizi ve çocuğunuzu bile ikna edemiyorsunuz, pes edin artık”.
Bu dostlar gerçekten nezaketsizler, zira ev haline kulak kabartıp “içimize müdahale ediyorlar” ve bundan belki de menhus bir lezzet alıyorlar.
Bu dostlar, hem de hürriyet fakiri durumundalar, zira hürriyetin önce evde başladığını ve demokrasi çizgisinin buradan geçtiğini anlayamıyorlar.
Ama bu günlerde bunların sesi biraz da olsa kesilmiş olmalı. Zira Gezi Parkı olayları vesilesiyle, bazı AKP’lilerin dahi, kendi çocuklarını bir anda evden tencere tava aşırmış olarak muhalefet cephesinin içinde bulmaları her halde onlara bir ders olmuştur.
Hem hürriyet, demokratlığın bir gereği değil miydi?
Demokratlar neredeler sorusunun “ama”sız cevabı aslında şu soruda gizli:
Siyaset meydanının yüksek ışık ve ışıltı veren spot lambalarının dümeni kimin elinde?
On iki yıldan bu yana ve halen, o spotlar sadece bir “karizmatik lider”i ve iki cılız rakibini gösteriyor. Hem de en parlatılmış biçimiyle.
Adeta, “bir ringde birinci ligden bir boksör varmış da karşısında ayakta durmaya çalışan ve ancak üçüncü lig boksörü sayılabilecek olan iki boksörü evire çevire dövüyormuş” gibi gösteriliyor.
Işıklar geri kalan alanı ise ya hiç göstermiyor ya da o alandakilerin sadece eksiğini ve üstelik abartarak göstermekle yetiniyor.
Büyük bir prodüksiyon başarısı.
Oysa siyaset alanında karanlıkta kalmış o kadar geniş bir alan var ki...
Bir parça siyaset okuyan, bu farklı fikirleri ve özgün oluşumları, el yordamıyla da olsa, görebilir.
Gerçekten spotların parlak ışıkları altında fikirler değil, ancak pırıltılı kişiler görülebiliyor.
Bu siyasÎ körlük ne zamana kadar sürer?
Spot lambalarının enerjisi kesilinceye  kadar.
Basın denilen aygıtın enerjisini nereden aldığına dikkat edilmeli.
Hele reklâm pastası meselesi, ayrı bir âlem. Orada parayı ve borsayı seven çok da, demokratlardan haz eden kimse yok desek yeridir.
Okunma Sayısı: 4038
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • i.kaban

    13.6.2013 00:00:00

    Saygıdeğer Hocam,
    Karşılıklı inatlaşmaya varan ve toplumu geren ucuz politikalardan sıkıldım artık. Nereden tutsanız elinizde kalan garip söylemlerin de mi hiç eleştirilir yanı yok. Nerede kaldı iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize anlayışı. Tekrar tohumları atılan kitlesel ayrışmalardan tedirginlik duyuyorum. Bu ortamın demokrasi mücadelesi sayesinde elde edilen kazanımları zedeleyebileceğinden çekiniyorum. Artık ülkemde kutuplaşmalardan beslenen bir siyaset havası solumak istemiyorum. Şimdi dostlar ben bunları söyledim diye beni yine yaftalayıp topa tutacaklar. Bu nedenle; faiz lobisi ile yakından uzaktan ilgim olmadığını, kenarda köşede de yüklü miktarda dövizim olmadığını beyan etmek istiyorum.

  • demokrat ses

    13.6.2013 00:00:00

    Demokratlar neredeler?Sayın Hocam bunun cevabı uzun.Ben size kısa bir fıkra ile yardımcı olayım;Zamanın birinde Bekri Mustafa gömülmeye giden cenazeyi durdurur.Tabutu açar ve içine birşeyler fısıldar.Defin işlemi bittikten sonra meraklı bir demokrat sorar:Hocam cenazeye ne söylediniz.Bizim Bekri:Önemsiz birşey kardeşim,der.Orada seni sorgulayacaklar;ötede ne var ne yok diyecekler,cevabını uzun uzun anlatacağına:Arkadaş,Bekri Mustafa bizim mahalleye muhtar oldude gerisini onlar anlar ,demiş.Davayı liderler sattı,bizim demokratlarda siyasal islamcılara kapılandı.Ancak en büyük tezgah sonucu da,bu ülkenin güzide insanlarından müteşekkilNurcularbilinçli olarak darmadağın edildi.Sonuçta demokratlar ökzüs kaldı.Kısaca bu...Dua ile...

  • mustafa aksu

    13.6.2013 00:00:00

    Değerli hocam Türkiye siyasetinin işleyişini anlatıyorsunuz eminim daha çok anlatacaklarınız ve anlatamadıklarınız da vardır kanımca.
    İnşaallah okuyucular anlamaya çalışıyorlardır; çalışmaları lazım çünkü yaşantımızın her alanının değişimine etki ediyor. Öte yandan düşündüğümde yaşamın, ülkelerin, dünyanın gerçekleri var; doğru olanlarla bunları nasıl uyarlarız uyarlanabilir; zor bir mevzu. Allah cümlesine eğriyi doğrudan ayırabilenlerde eylesin. Doğruyu konuşan doğrudan yana olanların da sayısını artırsın. Selam ve dua ile.

  • Halil kaya

    13.6.2013 00:00:00

    Muhterem Agabey, metcutla iktifa dun-u himmettir diye icazli ve belegatli sözüyle üstadimiz kim söylemiş kime söylemis ne maksatla söylemis ne makamda söylemis gibi sorularla bir sözün daha iyi anlamak icin metod söyler.Bu sözü bir partiyi tenkit etmek icin kullanlması hic de uygun düşmemis.Zira kiyas-i maalfariktir.Eger bu sözü esas kabul edersek her seye tatbik etmek halinde yani cematini , parti, aile, okul, üniversite...ila ahir birakmak ve degistirmek gibi yanlis ve mantik disi neticelere götürür.Üstadimiz bu sözüyle iki günü eşit olan aldanmistir veya zarardadir hadisini cok güzel izah etmektedir.Yaziniza yazdigim bu yorumu umit ederim yayinlanir.Baska bir yaziniza yazdigim yorum yayinlanmadi.Bu yorumun yayinlanmamasi tarafgirligin ve pesin hükümlerimizin nereye vardigini pek acik bir isbati olmustur.Medenilere galebe calmak ikna iledir.Müsademe-ii efkardan hakikat tecelli eder diye inananlardaniz ve bu mesrebe ittiba edenlerdeniz.selam ve dua.

  • t.namdar

    13.6.2013 00:00:00

    Ahmet hocam Allah razı olsun. Yıllardır demokratları desteklediğimiz için işitegeldiğimiz muvazenesiz ve haksız sözlere güzel cevaplar vermişsiniz. Cenab-ı Hak ehl-i imanı bilhassa nurcuları insaf dairesinde ihlas-ı tamme muvaffak kılsın.

  • KANDİL

    13.6.2013 00:00:00

    Demokratların nerede olduğu önemli olmakla birlikte, Demokrat Nur Talebelerinin nerede olduğu daha önemli...En büyük tehlike de Nur Talebelerini Demokrat Parti aleyhine çevirmektir... Değişik dönemlerde çevrilen planlarla Nur Talebelerinin siyaseten bölünerek Demokratlar aleyhine geçmesi sağlanmıştır... Risale-i Nur ‘da bu konuda şöyle bir ifade vardır: “Doğrudan doğruya eski zâlim parti hesabına şu maksada matuftur ki, yüz binlerle Nur talebelerini Demokratlar aleyhine çevirip, Demokrat Partisinin sessiz, sadasız, gösterişsiz, fakat dindarlıklarıyla gayet muhkem bir istinadgâhını yok etmek ve Demokrat hükûmetini yıkmaktır. Bu müthiş ve şeytanî plânın akîm kalması için zât-ı âlînize ehemmiyetle ihbar eder ve hürmetlerimizi arz ederiz.” Emirdağ Lahikası..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı