Doğduğunda aklın ve kulağın varsa annenden ve çevresinden duyduklarını kavrarsın.
Kavramlar dünyan zamanla zenginleşir, öğrenirsin ve böylece ana dilini bilirsin. Dilin de varsa bildiğin lisanı kullanabilirsin.
Ama acaba aklından geçenleri o bildiğin dille her zaman doğru şekilde anlatabilir misin?
Daha da önemlisi muhatabın seni anlar mı, anlayabilir mi?
Senin kullandığın kelimelere senin yüklediğin anlamları muhatabının da yüklediğinden emin misin?
Mesela “suçlu” ve “masum” kelimesi herkes için aynı şeyi mi ifade ediyor?
Mesela borcunun varlığını bildiği ve ödeyebilecek gücü de olduğu halde borcunu ödemeyen kişi sadece borçlu mudur yoksa hem borçlu ve hem de suçlu mudur?
Mesela devlete göre ya da çoğunluğa göre yanlış bir fikre sahip olan bir kişinin bu “yanlış fikri” sebebiyle suçlanamayacağını iddia eden ve “o masumdur” diyen kişi de suçlu mudur?
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Ama anlamak ve anlatmak yani anlaşmak için önce iyi niyet lazımdır.
Girdiği hatalı yoldan dönmek yerine o yola girişine kılıf arayan kişi ilk virajda cerbezeye savrulur. Demagoji ise kişiyi akıldan nefse savurur.
Çok zaman çok kişide bu tür kusurları ya da bilinçli hataları görürüz. Bir örnek:
“Kuşoturağı köyü camiinde imamlık yapmak” ile “Kuşoturağı köyü camiinde imam olmak” aynı şey midir?
Bazıları “ne fark var” derler. Oysa fark var:
“Yapmak”, sürekliliği, bir şart olarak içermez. Bir defa yapmak da yapmaktır. Sürekli yapmak da yapmaktır. “Olmak” ise, imamlık işinde, az çok sürekli bir durumun yani bir statünün adıdır.
Caminin imamının izinli olduğu bir vakitte bir köyden geçerken camiye giren ve köyde yerleşik cemaate imamlık edip namaz kıldıran birini düşünün.
Bu kişi sonraki bir vakitte “Ben o köyün camisinde bir ikindi namazında beş kişilik bir cemaate imamlık ettim” dediğinde doğruyu söylemiş olur.
Ama aynı kişi “Ben bir zamanlar o köyün camisinde imam oldum” dediğinde yanlış anlaşılmaya müsait bir şey demiş olur. Bu yanlış bilinçli bir yanlış ise aynı zamanda yalan da olmuş olur.
Hele “Ben o köyün camisine imam olmuş adamım” derse artık iş çığırından çıkmış olur.
Bu yazıyı neden yazdığımıza gelince.
Biz bile bilmiyoruz! Kim nereden bilecek?