Güncelle ilgili son yazılarımızdan birinde “Kürt kardeşlerimizin ekserisi dindardır” dedik ve buna bazı sonuçlar bağladık.
Bir internet okuyucumuzdan itiraz geldi. Özetle şöyle diyor: “O eskidenmiş, şimdi Kürtler de dünyaya uyanmış, dindarlığını bırakmış. Hem şimdi dindar Kürtler de Kürtçü olmuş. Hatta bazıları HDP’ye oy verir olmuş. Hatta hatta, bazıları HDP’ye oy ister olmuş. En garibi de bazı dindar Kürtler terörist örgütü destekler hale gelmiş. Dolayısıyla sizin gibi düşünenlerin ve gazetenizin din kardeşliği temelinde yıllardır yapmaya çalıştığı açılım artık bir anlam ifade etmiyor.”
Değerlendirme için teşekkürler.
Kanaatimiz şöyle:
- Kürtlerin ekserisi dindardır. Şöyle ki; Türkiye genelinde dindarlık yeterince değilse de (az da olsa) artıyor. Bu iyileşmeden elbette ana dili Kürtçe olanlar da nasipdar olurlar ve oluyorlar. Samimî ve hakikî dindarların sayısının artması için gayret ve duâ etmek lâzım.
- Gerçek dindar Kürtler “Kürtçü” olmaz. Bir dindar Kürdün “Kürtlerin insan hakları”nın savunucusu olması da onu Kürtçü ya da Kürt milliyetçisi yapmaz. İkisi farklı şeyler. İnsan hakları savunucularına destek olmak ve yöntem konusunda hayra teşvik etmek gerekli.
- Dindar Kürtler HDP’ye destek veriyorsa alternatif yokluğundandır. HDP’ye destek isteyen dindar Kürtler için de durum böyledir. Bir dindar Kürt siyasete meraklı ise, onun da (muhtemelen kerhen) HDP’ye oy istemesinin sebebi alternatifsizliktir. Demokratların siyaset sahnesindeki eksikliği burada da yanlış kapının zorlanmasına sebep oluyor.
- Dindar bir Kürt; masumlara zarar veren, asayişi ihlâl eden ve kardeşi kardeşe kırdıran bir hareket tarzını tasvip edemez. Ediyorsa, sebebi, “zararın daha büyüğünden kurtulmak için daha küçüğüne razı olmak gerekir” anlamına gelen haklı içtihadın yanlış tatbikatına kurban olmasıdır.
Gerçekten, bu içtihat tatbikatı hatadır. Zira “devletin hatası” hiçbir zaman, “asayiş bozguncusunun hatasından daha büyük olamaz. Aksini düşünenlerin İslâm Dünyasını getirdikleri vahim nokta ortada.
O halde Kürt kardeşlerimizin bu yanlış içtihat hususunda da bilinçlendirilmesi lâzım.
Teröre kalben de olsa taraftar olmak ya da hatta destek olmak, bir insan için ve bilhassa bir dindar için, kabul edilemez.
Bir dindar için devletin kendi vatandaşına kültürel sebeplerle zulmetmesi de elbette kabul edilemez.
Ama bu hatanın düzeltilmesi için doğru çözüm terör değildir. O halde dindar Kürtlerin hak hukuk gözeten hakikî dindarlar haline getirilmesi lâzım.
Nasıl? Neyle?
Şüphe yok, Risale-i Nurlar gibi sıhhatli iman dersi ve bilhassa tam adalet (adalet-i mahza) dersi veren eserlerle...
Zira “din kardeşi olmak” bir başlangıçtır. Bir hareket noktasıdır.
Zira vicdan sahibi hiçbir kardeş, hakikî kardeşini kırmaz, kırdırmaz, kırılmasına izin vermez. Suç işlemişse o başka meseledir.
İşte adalet-i mahza...