2002’deki kuruluşunda Parti Programında “Partimiz kutsal dinî değerlerin ve etnisitenin istismar edilerek siyaset malzemesi yapılmasını reddeder. Dindar insanları rencide eden tavır ve uygulamaları ve onların, dinî yaşayış ve tercihlerinden dolayı farklı muameleye tabi tutulmalarını anti-demokratik, insan hak ve özgürlüklerine aykırı bulur. Öte yandan dini, siyasî, ekonomik veya başka çıkarlara alet etmek veya dini kullanarak farklı düşünen ve yaşayan insanlar üzerinde baskı kurmak da kabul edilemez.” yazan AKP’nin din hizmetlerinde neyi nasıl yapması beklenir?
- Din hizmetlerini devletin tekelinden çıkarması ve muhalif/muvafık ayrımı yapmaksızın cemaatleri serbest bırakması beklenir.
- Mezhepleri iyi mezhepler kötü mezhepler şeklinde sınıflandırmaktan vazgeçmesi beklenir.
- Camileri siyasetin dışında tutması ve bu amaçla bilhassa Diyanet İşleri Başkanlığı’nı özerk hale getirmesi beklenir.
Peki bugün böyle mi?
Hayır, üç beklenti de karşılanmamış durumda.
Bugünkü Diyanet İşleri Başkanı’nı tenzih etmek isteriz.
Ama tamamen farazi olaylar olarak şu ihtimalleri bütün Diyanet İşleri Başkanları için düşünelim:
- Meselâ bir Başkan makam aracını kendisi seçemiyorsa dirayetli bir Başkan olabilir mi?
- Meselâ bir Başkan, amiri durumundaki bir siyasetçinin Diyanette kadrosu dahi olmayan cübbeli/sarıklı/sakallı/ünlü filanca hocayı Sultanahmet’te vaaz kürsüsüne çıkarma emrine direnemiyorsa ve istifa etmek zorunda kalıyorsa o Diyanet siyasetten bağımsız olabilir mi?
- Meselâ bir başkan “ben bana bağlı camilerin din adamlarıyla alay edenlerle dolu bir dizinin çekim platosu olarak kullanılmasına razı olamam” diyor, ama bu dediğini yaptıramıyorsa Diyanet siyasete mahkûm edilmiş olmaz mı?
- Meselâ bir Başkan bir televizyon kanalında icrasına başlanan Kur’ân okuma yarışmasını doğru bulmadığını söylemesine rağmen siyasetçinin teşviki, desteği ve hatta emriyle o yarışma devam ediyorsa din konusunda son sözü siyasetçi mi bağımsız din adamı mı söylemiş olur?
Örnek sorular çoğaltılabilir. Ama bunlar yeterlidir.
Ülkemizde maalesef siyaset kurumu her şeyi ve bu arada dini ve din duygularını kendisine alet ve tabi yapıyor. AKP bu geleneği bozmadığı gibi pekiştirdi. Bu, hem siyasete, hem dine ve Diyanete zarar veriyor.
Din hürriyeti için her şeyden önce siyasetçinin dinden elini çekmesi şart.