"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dolaylı seçimlerin kısa tarihi

Ahmet BATTAL
14 Kasım 2015, Cumartesi
“Her seçim bir vazgeçmedir” denilir. Doğrudur. İstediğimiz tercihi işaret ederiz ve onu seçmiş oluruz. İstemediğimiz seçenekten ise vazgeçmiş oluruz.

Bu yüzden seçmek iradî bir davranıştır. Yeter ki gerçekten “seçim” olsun. 

Yani: Önümüzde birden çok seçenek olsun. Önümüze seçenek sürme konusunda bir mahrumiyet olmasın. Seçenekler hakkında yeterince ve doğru olarak bilgilenebilelim. Seçimimizden dolayı suçlanıp korkutulmayalım. 

Bir de seçim “dolaylı seçim” olmasın. Neyi seçmek istiyorsak onu seçelim. Basit örnekle; pizzayı ancak ayranla, balığı ancak şalgam suyuyla, kebabı ancak kolayla sipariş etmek… şeklinde, “seçenek dayatılmasın”.

Zira dolaylı seçim gerçek bir seçim değil, iyi bir demokrasi değil. 

Ve fakat maalesef tarihimizde bu tür seçimleri yaşadığımız gibi galiba yakın gelecekte de bu tür dayatmalarla karşılaşacağız. 

Meselâ cumhuriyete geçiş sürecinde bu tür bir dolaylı ve hatta baskın seçim yaşandı. 1923’te TBMM, cumhuriyete geçip geçmemeyi oylamakla yetinmedi. Hemen ardından, cumhurbaşkanlığı seçimini de yaptı ve “tek aday”ını da oyladı. Elbette o tek aday “seçildi”. 

Oysa Meclis önce cumhuriyeti oylasaydı ve sonra da cumhurun başkanı için adaylık süreci başlatıp demokratik yolla adaylar arasından birini seçseydi 1923’te de gerçek bir cumhuriyetimiz yani “demokratik cumhuriyetimiz” olabilirdi. Olmadı. 1950’ye kadar beklemek zorunda kaldık.

Maziden ikinci örnek 1982 anayasa oylamasıdır. 

“Askıda anayasa” (!) döneminin (12 Eylül 1980 - 7 Kasım 1982) Devlet Başkanı Kenan Evren’den sonraki Anayasalı dönemde ilk cumhurbaşkanının kim olacağı oylanmadı. 

Tasarıya konulan geçici madde ile dolaylı seçim zorunluluğu getirildi. “Anayasaya evet demek Evren’in cumhurbaşkanlığına da evet demektir” denildi. Yetmedi, bir de fiilî durum oluşturularak “Anayasaya hayır demek yasaktır” denildi. Askerî demokrasi (!) başladı. Asgarî demokrasiye geçebilmek için 1987’deki referanduma kadar beklememiz gerekti. Yasaklardan yana propaganda yapan demokrat (!) başbakanımız Özal’a rağmen kıl payı farkla demokrasiye geçtik. 

Mazide kalması gereken son örnek 2014’te cumhurbaşkanı için yapılan ilk doğrudan seçimde yaşandı. 

Adaylardan biri “beni seçerseniz beni aynı zamanda devlet başkanı olarak seçtiğinizi varsayacağım” diyerek yarışa girdi. Cumhurbaşkanı seçimi, dolaylık olarak sistem tercihi seçimine dönüştürüldü. 

Sonuç şu: Yazılı anayasaya rağmen “başbakanlık da yapan bir cumhurbaşkanı”mız var. Hakkıyla cumhurbaşkanlığı yapan bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız ise sürüyor. Sistem resmen başkanlık sistemine dönüşmediği sürece de sürecek. 

Daha da garibi, galiba yakında önümüze halihazır cumhurbaşkanının devlet başkanı olmasını da şart koşan bir anayasa referandumu gelecek. 

Oysa gerçek demokrasi dolaylı değil doğrudan seçimi gerektirir. Yani önce sistem oylaması ve sonra aday oylaması yapılmalı. Aksi halde, heyecan verici 2023 hedefi, mazinin nahoş 1923’üne döner. 

Bizden söylemesi. Hem de Burhan’larıyla beraber. Kürde, kurda ve Kuzu’ya…

Okunma Sayısı: 2499
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kemal V.

    14.11.2015 08:35:56

    Sağlam,güzel ve İstifadeye medar bir nasihat,tebliğ,ihtar,iman hizmeti olmuş.Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı