Yazımıza genel olarak olumlu dönüş geldi. Telefonla arayan ve tebrik eden dostlara da, gazetenin web sayfasına ya da sosyal medya araçlarına yazdığı mesajla destek olanlara da teşekkür ediyoruz.

Tavsiye anlamında eleştiri de beklediğimizi ise yeniden hatırlatıyoruz. Malumdur, biz yazarlar için de “memnuniyetinizi dostlarınıza, şikâyetlerinizi müessesemize bildiriniz” kuralı geçerlidir.

Son yazımızın “Hepinize ve hepimize” başlıklı son kısmı şu cümlelerle bitiyordu:

***

Söz bitiyor. Şimdi hareket zamanı. Gündüz sandığa fikir atma ve akşam da fikir pusulalarımıza sahip çıkma zamanı. Bilhassa “oy ve ötesi” gibi sivil organizasyonlara destek olma zamanı. (Sonraki gün ise büyük cihada dönme ve asıl işimize bakma zamanı olacak!).

Şaibeden uzak, demokratik teamüllere uygun, adil ve hakkaniyetli bir propaganda süreci geçiremedik. Taraflar iyi bir sınav veremediler. Siyaset aynası her zamankinden daha çok kirlendi.

Ama en çok da devlet imkanları taraf ve alet yapıldı.

Üçüncü yol arayışları hızlandı. Bunda da bir hayır vardır.

Şimdi söz hakemde. Taraflarda değil.

Hakem; Yüksek Seçim Kurulu’dur. Ona güvenmek istiyoruz.

Allah’tan diliyoruz ki şaibeden uzak bir referandum günü geçirelim. Uykusuz gecelerden korkusuz günlere uyanalım.

***

Bu cümlelerimizde kusur bulan ve sertçe itiraz eden dostlarımız oldu. Bu itirazların, sandıklar açılmadan önce ve referandum hararetinin sonucu yazılmış olduğunu varsaymak istiyoruz.

Bunlardan biri “hakem bürokratlar değil millettir” yazdı. Kısmen doğruydu. Ama asıl hakem olan millet adına sayım yapanlar hakkındaki itirazları da değerlendirip yine millet adına nihai kararı verecek olan YSK’nın hakemliğini kast ettiğimiz de düşünülmeliydi.

Bir diğeri –ki on sekiz sene önce, Hacda, Arafat’ta, milyonlarla birlikte vakfede iken, ekip başı olarak önümüze geçip yaptığı ihlaslı kardeşlik ve tövbe duasına samimiyetle “amin” demiştik ve kendisini kıyamete kadar da bu hatıra ile hatırlamak istediğimiz bir dosttur-yazımızdaki  “oy ve ötesi gibi sivil organizasyonlara destek olma zamanı” cümlemizde adını verdiğimiz bu derneğe atıf yapmamıza sert biçimde itiraz ediyor.

Biz bu derneği tanımayız. Üyesi filan değiliz. Sadece internet üzerinden baktığımızda “tarafsızlık” iddiasını ve “sandığa sahip çıkma” vurgusunu beğendik. Sivil toplum örgütlerine desteği ifade etmek için söylediğimiz, örnek kabilinden bir isim.

Yoksa amacımız birilerinin siyasetinin reklamını yapmak ya da–varsa–derin amaçlarına hizmet etmek değil. Varsa gizli gündemlerinden haberimiz yok ve olması mümkün de değil. Zira biz “istihbarat gazeteciliği” yapmıyoruz.

Dost bildiklerimizin her sözümüzün arkasında bir özel mana arama ve bulma gayretini de ayrıca sorgulamaları lazım diye düşünüyoruz.

Dostlukla…