Aklı başında olan herkes gibi biz de, siyasette, parçalanıp ufalanıp elek altına atılan demokratların yeniden toparlanacağı günü hasretle bekliyoruz.
El’an elek üstünde bulunan -en büyüğü sun’i- dört partiden veya herhangi bir bileşiminden “demokratların iktidarı”nın çıkmayacağını, artık en net biçimiyle biliyoruz.
Zira biliyoruz ki demokrasinin öznesi olan demokratlar olmadan demokrasi olmuyor.
Zira biliyoruz ki demokrasi tam olmadan bu ülke ve İslam dünyası çoğulcu bir toplum ve devlet anlayışına sahip olamayacak.
Farklılıkları bir arada ve barış içinde yaşatmanın ön şartı demokrasi.
Batı yani Avrupa ve Batının batısı Amerika bunu bildi, denedi, demokrasiyi ve ittifakı başardı.
Biz de hem kendi öz mukaddes kaynaklarımızdan ve hem de emsalimiz olan “doğru Batı”dan aldığımız ve alacağımız dersle bu barışı başarabiliriz. Hatta ittifakla yetinmeyip kendi aramızda ittihadı da elde edebiliriz.
Bu yüzden demokratları istiyoruz.
Elbette, eli boş beklemenin, tembelâne tevekkül mânâsına geleceğini de biliyoruz. O yüzden de bu tür yazılarla demokratların yolunu açmaya çalışıyoruz.
Bu yazılarımıza şöyle bir itiraz geliyor:
“Demirel bile söyledi, bir kere yüzde beşin altına düşen bir parti bir daha büyüyemez!”
Önce şunu söyleyelim: Bu cümledeki hüküm yanlış. Zira Adetullah’a da sosyal fıtrata da siyasetin kendi dalgalarına da aykırı.
İkinci olarak delil yanlış. Merhum Demirel böyle bir şey söylemez.
Nitekim Yeni Asya’daki son yazı serisinde de okudunuz:
12 Eylül 1980 ihtilalini yapanlar demokratları adeta diri diri kuyuya gömmeye çalıştı. Bırakın yüzde beşi, binde beşi bile çok gördüler.
Ama demokratlar, hem de Özal’ın ANAP’ına rağmen, yeniden siyaset sahnesine çıkmayı başardılar. Demirel o asil ve büyük mücadeleyi veren ekibin lideri idi. O lider, yukarıdaki gibi bir hüküm cümlesi kurmaz. Kaldı ki, önemli olan bizim pusulamız. Siyasetçinin tuttuğu direksiyon değil.
Pusula bizim elimizde. Siyasetçi demokratların elindeki hürriyet ve adalet direksiyonu yönünü bizden alıyor. Alamadığında da zaten işe yaramıyor.
Ama kabahatin büyüğü o direksiyonu tutanların değil.
Asıl kabahat, demokratlara yol gösteren büyük pusulaya (Yeni Asya’yı) hakkıyla sahip çıkamayanların.
Bakın etrafınıza… Onlardan, “çok” göreceksiniz!
Sayılarını çoğaltmamak ve azaltmak hepimizin işi.