"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eleştirene de anarşist demeye kalkanlara (2)

Ahmet BATTAL
09 Ekim 2014, Perşembe
Meşrûtiyet aslında bir rejimin adıdır. Sadece bir dönemin adı değildir, ama öyle sanılır. Cumhuriyet de bir dönemin değil rejimin adıdır.Ama ülkemizin “gizli padişahçı” kötü niyetli aydınları, cumhuriyet kelimesini bir dönem adı olarak görmeye ve göstermeye ve böylece o dönemin kötülüklerini gerçek cumhuriyete mal ederek rejimi gözden düşürmeye çalışır. (Diğer bazıları da bu oyuna alet olur). O kötü niyetlilerin hesabı şudur:
“Cumhuriyet gözden düşerse saltanat geri gelir. Bizim de kullanabileceğimiz bir ‘tek adam’ başa geçer, o ne derse o olur, ama onun ne diyeceğini daima biz biliriz, hatta ne diyeceğini ona biz söyleriz.”  
İşte o kötü niyetlilere rağmen, günümüzde ve ülkemizde, cumhuriyet, içi demokrasi ile doldurulması gereken bir siyasî sistem olarak kabul görüyor. Siyasete sağlam ilkeler ışığında bakan bir kısım dindarlar da bu görüşteler. Sayıca az da olsalar etkililer ve inşallah etkili olmayı sürdürecekler.
Bediüzzaman da çorbasının tanelerini cumhuriyetçiliklerine hürmeten karıncalarla paylaştığı 1894-95 yıllarından itibaren 1960’ta vefatına kadar “ben dindar bir cumhuriyetçiyim” derken, aslında “ben padişahçı yani saltanatçı değil cumhuriyetçiyim” demekteydi.
Güneydoğu aydınlarına ve havassına 1910-11 yıllarında verdiği siyasî derslerden oluşan Münâzarât’ında (s. 52) şöyle söylüyor:
“Suâl: Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl olmayacak mıdır?
“Cevap: Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa havaya savrulursa o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kâbil midir?”
Bediüzzaman bu soru ve cevapta özetle şunu söylüyor: “Karizmatik tek adam rejimi modası ya da dönemi, tekrar açılmamak üzere kapandı ve sona erdi.”
Tesbitin gerekçesi de devamında ve önemli:
“Suâl: Neden?
“Cevap: Zîrâ eskiden bin adamdan yalnız onu mütenebbih (haklarından haberdar) iken, istibdat (mutlakiyet) o dehşetli kuvvetiyle karşısında duramadı, parçalandı. Şimdi, istibdâdın (mutlakiyet rejiminin) kuvveti binden bire indi; tenebbüh ve iltihâb-ı ezhân (zihinlerin uyanıp çalışması) birden bine çıktı.”
Özetle diyor ki Bediüzzaman; “sadece tek adam dönemi değil, devlete itirazsız itaat dönemi de bitti.”
Avamî ifadeyle söyleyecek olursak, “maymunun gözü açıldı”!
Ama bu hükmün doğruluğuna sağlam itikat etmeyi beceremeyenler, AKP’ye yönelik yapıcı eleştirilerimizi–hem de bazen kraldan fazla kralcı davranarak–püskürtmeye çalışıyorlar.
Bu da yetmiyor, “dindar iktidar”ı eleştirdik diye bizi anarşist saymaya çalışıyorlar.
Bu kafadakiler, muhalefetini sevmeden demokrat da cumhuriyetçi de olunamayacağını galiba bilmiyorlar.
Bunlardan bazıları on yıldan sonra bizim durduğumuz yere geldiler, iki yıldan bu yana aydılar, gözleri aydın oldu.
Öbürlerinin de gözü aydın olsun diyoruz. 
Okunma Sayısı: 1919
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı