"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eski demokratlar ve Kemalizm

Ahmet BATTAL
21 Mayıs 2019, Salı
Maddi dünyanın çivisi şimdilik yerinde duruyorsa da fikir dünyamızın bütün çivileri yerinden fırlamış gibi.

Her şeyin birbirine karıştığı garip dönemlerden geçiyoruz. 

“Bu fikir bu kişiden çıkmaz” diyoruz, çıkıyor. 

“Bu tavır bu kişide görülmez” diyoruz, şaşırtıyor.

Dolayısıyla kimin hangi fikrinde ya da tavrında samimi olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Sebebini de az çok tahmin ediyoruz. 

Geçenlerde, yaşı doksanı geçmiş, eskiden bakanlık da yapmış tecrübeli bir akademisyen siyasetçiyi ziyaret edip fikirlerini alalım istedik. 

Zira eskiden fikirleri demokratça idi. Birbirimizi az çok anlardık. 

Uzun zaman aradan sonraki bu seferki sohbetimizde maalesef anlaşamadık. Bizi şaşırttı. 

Kemalizm kitapları okumaktan adeta nevri dönmüş. 

Tünelden çıkışı mazide ve laik despotizmde aramaya başlamış. 

Demokrasiye itimadı ve itikadı bozulmuş. “Bizi bu hale demokrasi getirdi, demek bu şartlarda demokrasi bize yaramıyor, en azından şimdilik bize bir kurucu irade ve kurucu lider lazım” diyor.  

Şaşırdık, üzüldük. 

Benzer bir fikri, yakınlarda, bir zamanlar Anayasa Mahkemesi üyeliği de yapmış bir muhterem zatın ağzından duyunca şaşırmıştık. “Ben şimdi dine de zarar veren bu uygulamaları gördükçe M. Kemal’i daha iyi anlıyorum ve biraz da hak veriyorum, hatta bize biraz değişmiş yeni bir M. Kemal lazım galiba” türünden şeyler söyleyince ifrat ve tefritin risklerinden bahsederek nazikçe itiraz ve hatta ikaz etmeye çalışmıştık.

Bizim görüşümüz belli: M. Kemal’in şahsını ve icraatlarını beğenen beğenir. Ama devlet eliyle onun muhabbetinin telkin edilmesine ve hatta dayatılmasına itirazımız var.  

Demokrasi adına, onu ve icraatını eleştirenin -elbette hakaret etmeksizin- eleştirmesine tahammül edilebilecek bir düzen kurulması şart. 

Sevme mecburiyetinin kaldırılması şart. 

Ama başka bir şart daha var ve günümüzde bu daha da şart. 

İnsanları “dinciler mi Kemalistler mi derseniz ben Kemalistleri tercih ederim” diyecek noktaya getirmemek lazımdı. Ama maalesef bu eşik aşıldı. 

Vebali kimin? 

Ülkemizin bir kısım aydınlarını bile doksan yıl önceye dönmeyi düşünecek kadar gerileten bu kabız halinden çıkmak için de gerçek demokratlara ihtiyaç var. 

Neredeler? Siyaset meydanı onları bekliyor. 

Okunma Sayısı: 2303
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ZAFER BARAN

    21.5.2019 17:31:16

    Demokrat dediğimiz kesim yada partiler en büyük darbeyi Kemalist ler den yedikleri halde bir türlü bunu anlayamadılar o şahsa hep sahip çıktılar hala da bu devam ediyor bu anlaşılamaz bir durum yada Demokrat dediklerimiz Demokrat mı sorusunu akla getiriyor

  • Gündüz Alp

    21.5.2019 17:03:19

    Sayın Battal, merhum Cemil Meriç'in "idrake giydirilen deli gömleğine" benzettiği "-izm"ler ile demokrasi ve demokratlığın örtüşmeyeceği izahtan varestedir. Olmadığını da şu an bizzat yaşayarak acı acı tecrübe ediyoruz. "Vebali kimin?" diye sual etmişsiniz. Menfi ve menfaatçi siyasetini "demokratik siyaset", kendini de "demokrat" diye pazarlayan ve halkı kandıran siyasetçilerin, derim. İstibdat ve tahakküme demokrasi libası giydirip, Kemalizmin başına takke geçirip kurtuluş reçetesi diye takdim edenler asla demokrat olamazlar. Keza demokrasiyi bir sonraki durakta inecek tramvaya benzetenler de. Gelinen nokta:" dinciler mi Kemalistler mi?" Niye soru: "Hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğü mü, istibdat ve tahakküm mü" değil? Uyan ey gözlerim hab-ı gafletten! Tahribat çok boyutlu. Yazınız için teşekkürler.

  • Abdullah Tunç

    21.5.2019 10:14:21

    " Üstat,Muhakemat eseri,sekizinci mukaddemede ,Beşinci asırdan on ikinci asra kadar ben mazi ile tabir ederim,ondan sonra müstakbel derim diyor." Mazi ülkesinde ekseriyetle hü kümferma( hüküm süren) kuvvet, he va,tabiat( huy,karakter) muyulat ve hissiyat olduğundan,seyyiatından biri, her emirde - velev filcümle olsun- is tibdat ve tahakküm var isi." Müdebbiri galip basar, hissiyat , kuvvet, hükü met, müyulatı kalbiye ve heva idi. İstibdadın,tahakkümün,Şahsiyat ve ihlilafın,garez ve düşmanlıkların kaynağı bunlardı.Bu gerçek tespitler bir asır evvel önümüze konmuşken, mazinin o karanlık unsurlarını hala aşabilmiş değiliz.Mazinin aynı zihniyet ve anlayışları hala topluma hakim...

  • HÜSEYİN İLHAN

    21.5.2019 04:53:00

    28 ŞUBAT ZULMÜ Döneminde insanlar bu JAKOBEN ANLAYIŞ ile alakalrını hayli azaltmış ve uzaklaşmışlardı.AKP'nin bu ülke insanına verdiği en büyük zarar ve tahribatlardan biride bu anlayışı hortlatması,yanlışlarıyla insanımızı yanlış sapağa yönlendirmesi oldu.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı