Maddi dünyanın çivisi şimdilik yerinde duruyorsa da fikir dünyamızın bütün çivileri yerinden fırlamış gibi.
Her şeyin birbirine karıştığı garip dönemlerden geçiyoruz.
“Bu fikir bu kişiden çıkmaz” diyoruz, çıkıyor.
“Bu tavır bu kişide görülmez” diyoruz, şaşırtıyor.
Dolayısıyla kimin hangi fikrinde ya da tavrında samimi olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Sebebini de az çok tahmin ediyoruz.
Geçenlerde, yaşı doksanı geçmiş, eskiden bakanlık da yapmış tecrübeli bir akademisyen siyasetçiyi ziyaret edip fikirlerini alalım istedik.
Zira eskiden fikirleri demokratça idi. Birbirimizi az çok anlardık.
Uzun zaman aradan sonraki bu seferki sohbetimizde maalesef anlaşamadık. Bizi şaşırttı.
Kemalizm kitapları okumaktan adeta nevri dönmüş.
Tünelden çıkışı mazide ve laik despotizmde aramaya başlamış.
Demokrasiye itimadı ve itikadı bozulmuş. “Bizi bu hale demokrasi getirdi, demek bu şartlarda demokrasi bize yaramıyor, en azından şimdilik bize bir kurucu irade ve kurucu lider lazım” diyor.
Şaşırdık, üzüldük.
Benzer bir fikri, yakınlarda, bir zamanlar Anayasa Mahkemesi üyeliği de yapmış bir muhterem zatın ağzından duyunca şaşırmıştık. “Ben şimdi dine de zarar veren bu uygulamaları gördükçe M. Kemal’i daha iyi anlıyorum ve biraz da hak veriyorum, hatta bize biraz değişmiş yeni bir M. Kemal lazım galiba” türünden şeyler söyleyince ifrat ve tefritin risklerinden bahsederek nazikçe itiraz ve hatta ikaz etmeye çalışmıştık.
Bizim görüşümüz belli: M. Kemal’in şahsını ve icraatlarını beğenen beğenir. Ama devlet eliyle onun muhabbetinin telkin edilmesine ve hatta dayatılmasına itirazımız var.
Demokrasi adına, onu ve icraatını eleştirenin -elbette hakaret etmeksizin- eleştirmesine tahammül edilebilecek bir düzen kurulması şart.
Sevme mecburiyetinin kaldırılması şart.
Ama başka bir şart daha var ve günümüzde bu daha da şart.
İnsanları “dinciler mi Kemalistler mi derseniz ben Kemalistleri tercih ederim” diyecek noktaya getirmemek lazımdı. Ama maalesef bu eşik aşıldı.
Vebali kimin?
Ülkemizin bir kısım aydınlarını bile doksan yıl önceye dönmeyi düşünecek kadar gerileten bu kabız halinden çıkmak için de gerçek demokratlara ihtiyaç var.
Neredeler? Siyaset meydanı onları bekliyor.