19 Mayıs Salı akşamı TRT1 ana haberlerinin girişini izleyen bir dost haber verdi: “Bediüzzaman’ın talebelerinden biri haberlere çıkacakmış, özette bahsettiler, izlemek ister misin”.
Dâveti duyunca, yapmadığımızı yaptık ve hatırınız için, haberi izlemek üzere ekranın başına geçtik.
Ama bir yandan da korkmaya başladık:
“Böyle bir günün akşamında, hem de seçim arefesinde, TRT’de Bediüzzaman haberi, hayırdır inşallah” diyerek haberleri seyretmeye koyulduk.
Taraf Cumhurbaşkanının saray mitingi, siyasî liderlerin mitingleri, başörtülülerin ve hatta çarşaflı bir kızın Anıtkabir ziyareti ve övgüsü vs. vs.yi zoraki izledik ve nihayet beklediğimiz habere sıra geldi.
Haberin özeti şöyle: Üzeyir Şenler isminde bir zat varmış. Ölmeden önce hasta yatağında kendisiyle yapılan bir sohbetin kamera kayıtları “ele geçirilmiş”. İşte TRT, haber değeri taşıdığını düşündüğü bu kaydı “haberleştirip” yani senaryolaştırıp (!) yayınlıyor.
Yayınlanan videodan, yaşlı ve melekeleri hayli zayıflamış olduğu anlaşılan zatın söyledikleri tam anlaşılmıyor. Zaten kesiklikler de var. (Bu kopukluklar ayrıca videonun ve çıkarılan sonucun doğruluğu hakkında şüpheyi de dâvet ediyor).
Ama haberi yazanlar her nasılsa meseleyi “tam olarak” anlamışlar ve spiker araya girerek “haber”i anlatıyor.
Özeti şöyle: Üzeyir Şenler’in kızkardeşi Şule Yüksel Şenler, başörtüsünü savunan (bize göre aslında tesettürü savunan ve rejimle hesaplaşan) meşhur Huzur Sokağı isimli romanından dolayı İzmir’de yargılanıyor. Mason olduğunu baştan bildikleri ya da sonradan öğrendikleri bir zat bu dâvâda hâkimlerle ilişkilerini ve nüfuzunu kullanarak kendilerine yardımcı oluyor ve beraat elde ediyor. Sonra bu zat Üzeyir Şenler’e mason örgütüne girmesini teklif ediyor. Şenler, reddediyor. O tarihlerde İzmir’de bulunan diğer bir Hoca da o mason zatla tanışıklık ve ilişki halinde ve o Hoca bu mason zatın teklifini kabul ederek mason örgütüne giriyor.
Şenler, zor anlaşılan konuşmasında, her ne demekse “bir numara” olarak ifade ettiği o Hocanın Fethullah Gülen olduğunu da (galiba) söylüyor.
Böylece TRT, kırpılmış video görüntüleri yardımıyla, önemli bir “sözlü tarih haberi” yapmış oluyor. Demiş oluyor ki; “Devletin topyekûn mücadele ettiği (bizce ettirilmeye çalışıldığı) ‘paralel örgüt’ var ya, işte o örgütün lideri masonmuş”.
Yani demek istiyor ki;
-O örgütle mücadele haklı ve yerindedir.
-Bu mücadele aynı zamanda masonlara karşı da yapılmış oluyor, din namına destekleyin.
Ama TRT (galiba doğrusu RTE!) bununla yetinmiyor. Ekrana sık sık Bediüzzaman’ın renkli-yakışıklı resmini koyuyor ve Şenler’in Bediüzzaman’ın has talebesi olduğunu sık sık vurgulamayı da ihmal etmiyor.
Böylece diyor ki: Bediüzzaman’ın talebesi bile Fethullah Gülen’in mason olduğunu biliyor ve söylüyor. İnanın artık!
Ama aslında demiş oluyor ki;
-Bediüzzaman siyasetimizin aracıdır.
-Bediüzzaman kavgamızın silâhıdır.
Ve ekrana koşarkenki duygumuzda, biz, -maalesef- haklı çıkıyoruz.
Dizlerimizi dövüyor ve haykırıyoruz:
Eyvah, Bediüzzaman ekranda! Keşke çıkarılmasaydı! Zira o muhterem/mübarek isim ve o muhteşem resim, hem topuzların kavgasına alet ve hem de nura perde ediliyor!
Yanılıyor muyuz?
Ey “talebe”lik iddia edenler… Üstadınıza sahip çıkın. Yoksa elinizden gidiyor. Hem de Millî Güvenlik Kurulunun yazdığı senaryoyla…