Önceki günkü Cumhuriyet Gazetesinde “Üniversitede TÜGVA, TÜRGEV ve cemaatlerin desteğiyle Risale-i Nur’lu yaratılış kongresi” başlıklı bir jurnal-haber yer aldı.
Haber metninin bir kısmı şöyleydi:
“Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nin (DPÜ) ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açılışına video mesaj gönderdiği ‘4. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi’nde bilimsel gelişmeler hedef alındı. Kongrenin destekçileri arasında Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti ile tarikat ve cemaat bağlantılı olduğu belirtilen Hayrat Vakfı ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı gibi kuruluşlar yer aldı. Kongrede ‘Kur’ân-ı Kerîm’e göre yeni embriyoloji tarihi’, ‘Hadid Sûresi, 25. âyetin biyokimyasal tefsiri’, ‘Said Nursî’nin evrim düşüncesine karşı yazılmış ilk görüşleri’ ve ‘Risale-i Nur’da insanın hayvaniyeti meselesi’ gibi bildiriler sunuldu.”
Haberde “bilimsel gelişmeler hedef alındı” deniyor. “Bilimsel gelişmeleri hedef almanın” ne demek olduğunu tam anlayamadık. Ama Kongrenin konusu itibariyle konuşmacılar tarafından din ve bilim ilişkisinin ele alınması son derece normal ve hatta gerekli. Bunu “bilim dışılık” ya da “bilim düşmanlığı” olarak sunmaya kalkmak hem dini ve hem de bilimi bilmemektir.
Haberde ayrıca “tarikat ve cemaat bağlantılı olduğu belirtilen Hayrat Vakfı ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı” denilerek dolaylı bir gönderme de yapılıyor. Böylece organizasyona ev sahipliği yapan Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğüne ve YÖK’e adeta bir kılçık atılıyor ve dolaylı olarak “cemaat ve tarikatların üniversitelerde ne işi var?” deniyor.
Bu yaklaşım son zamanlarda kamuoyunu meşgul eden ve kısmen de taraftar bulan “cemaat ve tarikatlar yasaklanıp kapatılsın” türü zırva tekliflerin en azından bir boyutuyla haber metnine sokuşturulması ve Cumhuriyet okuyucusunun bu yasakçı zihniyetçe yönlendirilmesi niteliğinde.
(Bu vesileyle, cemaatlere ait vakıfların, siyasete dibine kadar batmış bazı “görünüşte sivil toplum” kuruluşları ile aynı karede görünmesinin, bir ilmî organizasyonu destekleme adına da olsa yanlış olduğunu ve yanlış anlaşılmayı arttıracağını kayda geçirelim.).
Haberde Bediüzzaman ve Risale-i Nur ile ilgili tebliğlerin zımnen de olsa negatif haber konusu yapılması ise tam bir cahil cesareti.
Bu haberi bu şekilde yapanlardan bir ricamız var:
Otuz yedi sene önce Cumhuriyet Kitap Kulübünün hazırladığı 26 Kasım 1983 tarihli Cumhuriyet Kitap Ekinde arka kapakta tam sayfa olarak ve 16 Mart 1984’te Cumhuriyet Gençlik Ekinde iç kapakta tam sayfa olarak ilânları yayınlanan Risale-i Nurlar’ı bu gözle okusunlar.
Eğer dertleri gerçekten bilim ise ve dine karşı önyargıları ya da düşmanlıkları yoksa “din bilim zıtlığı”nı değil birliğini savunan çağdaş Kur’ân tefsirini tanımaktan ve okumaktan mutlu olacaklar.
Habercilik kılıfı altında Kur’ân’a ve Risale-i Nura düşmanlık kimseye fayda vermez. Memleketin ve milletin dünyasına ve ahiretine ise çok büyük zarar verir.