AKP (bilhassa Erdoğan) ve camia (hususan medyası) arasındaki gerilimin siyasete ve seçime nasıl yansıyacağı merak ediliyor, tartışılıyor. Bu tartışma bize başka bir hususu hatırlatıyor.
Türkiye’de dindar aydınlar için “devlet” düşman değildi.
Ama onların çoğu için CHP oy verilemeyecek bir “düşman” idi.
Bunun tek istisnası Bediüzzaman’dı.
O da, diğer dindarlar gibi, CHP’yi asla oy verilemeyecek bir parti olarak görüyordu.
Ama o, diğer dindarlardan farklı olarak, CHP’yi asla “düşman” olarak görmüyordu.
Zira o “inkılâp kusurları” dediği altı ok misyonuna ait hataları partinin içinde ve çekirdeğinde yuvalanmış yüzde beşlik kesime yüklüyordu.
Böylece kurunun yanında yaşı da yakmaktan kaçıyor ve CHP içinde kalan yüzde doksan beşlik kitleye de Kur’ân siyaseti namına tam bir adalet (adalet-i mahzâ) ile muamele ediyordu.
Bu durum yakın tarih boyunca genel olarak değişmedi.
Ancak yıllar boyunca, zaman zaman, Risaleleri de okuyan, ama siyasî muhakemeden mahrum olan bazı kişiler ya da gruplar, günümüzde adına siyasal İslâmcılık denilen “dinî cephe siyaseti”nin etkisinde kaldılar.
Bu zayıflar, siyasette ellerindeki kitabı değil başkalarını okuyup dinlediler ve maalesef CHP’ye “düşmanca” bakış yönünden radikalleştiler.
(Ne de olsa CHP’ye bakış hakkında okunacak son ders denilen son mektup Emirdağ Lâhikası denilen son kitabın son sayfasında idi. Ve bu muhakeme fakiri dostlar bir türlü o sayfaya gelememişlerdi!).
Hatta bu muhakeme fakirleri belki de siyasî bazı proje sahipleri tarafından bilerek radikalleştirildiler.
Garip bir çelişki.
Ama bu gariplik normal!
Zira siyaseti oydan ibaret gören ve “oy vermiyorsan düşmanımsın” diyen siyasetçi ve onun saf dostu için, en derin kavramlar bile çok sığ ve basit.
28 Şubat ve benzeri dönemlerdeki CHP ancak koalisyon ortağı olarak iktidar olmuş zayıf bir CHP idi.
Oysa 1950 öncesi CHP’si, devlet demekti, kudretli “tek parti” idi.
Bu iki CHP arasında dindarlara zulüm ve müsamaha kapasitesi açısından fark olması da normaldir.
Diğer dindarlar bu günkü CHP hakkında, tek parti CHP’yi hatırlayarak hüküm veriyorlar.
Bu bakış bir yere kadar normaldir.
Ama siyasî algı operasyoncuları bu günkü CHP’yi eski CHP üzerinden eleştiriyorlar.
Bu yanlıştır.
Meselâ başkanı CHP’li bir belediyenin gerçekten eleştiriyi hak eden icraatını haber yapmak lâzımdır. Ama haberde “siz zaten tek parti döneminde din düşmanıydınız” demek, dindar dinleyiciye, “CHP ezeli düşmanımızdır” hissini aşılar.
Bu cephe siyaseti dini ve dine hizmeti kendi taraftar olduğu partiye münhasır gösterir.
Bu ise CHP’ye de dine de fayda değil zarar verir.
Ey dinde hassas dostlar, hamiyet namına rica ediyoruz. İstediğiniz partiye oy verin, ama lütfen, ne olursunuz, cephe siyasetinden kaçının. Ahiretimiz zarar görüyor.
Not: Yazımızdan, asla istemediğimiz mânâlar çıkarmaya çalışacak kötü niyetlileri iyi tanıyor ve biliyoruz. Onları ancak “CHP’ye oy vermem ama” başlıklı eski yazımız durdurur, püskürtür. Hatırlatalım!