On altı yaşındaki Berkay’ın “her şey çok güzel olacak” müjdesi Ekrem İmamoğlu ile birlikte siyasi slogan haline geldi.
Sahiplenenleri, hedefleri, arka planı ve amacı itibariyle farklı tartışmaların konusu olmaya devam ediyor.
Biz bugün bu müjdeye başka bir yönden bakalım:
Her şeyi Allah yaratır. Allah En güzel Yaratıcıdır. “Bizzat çirkin” bir şey yaratmaz. O halde her şey güzeldir. Ama biz o güzelliği göremeyebiliriz.
Demek her şey ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibariyle güzeldir.
Soranlar olacak: Kudret sahibi insanların zalimâne davranışlarının nesi güzel?
O davranışlar bize güzel görünmüyor ama arkasında başka güzellikler var. Görebilenin kalp gözü açıktır. Gönül gözü açılan görebilir.
Ama bu o zulümleri yapanlardan hesap sorulmayacağı anlamına gelmez. O zalimlerin görmezden gelineceği anlamına gelmez. Zulme itiraz edilmeyeceği anlamına hiç gelmez. Elbette bu dünyada zulümden kurtulmaya ve adalete ulaşmaya çalışacağız.
Soranlar olacak: Siyasetçilerin yaptığı ve toplumun geleceğine kasteden hataların nesi güzel?
Evet, bu çirkin icraatın da arkasında elbet bazı güzellikler olacak. Vakti geldiğinde görünecek.
Güzel çiçekler bahar fırtınalarından sonra açar. Önemli olan bahçeyi adam etmektir. O çiçeklerin arasında dikenli otların da çıkmasını engellemektir.
Zira tarihten biliyoruz ki kitlesel zulümlere ve hicretlere sebep olan sosyal olaylar çok defa yeni sosyal sapkınlıkların kapısını açmıştır.
Güzeli arayıcıların, oyun kurma kapasitesine sahip olanların, uyanık davranması ve öne çıkması lazım.
O genç Berkay’lara bu dünyada zulmün ve şerlerin neden var olduğunu, gidermenin en doğru yolunun ne olduğunu, güzeli, en güzeli ve Güzeller Güzelini anlatabilmek lazım ki hayalleri kırılmasın, gelecek beklentilerini doğru bir zemine oturtabilsinler.
AKP’nin dini siyasete alet etmesi sebebiyle iktidar yandaşı sivil ve resmi din hizmetlerinden uzak duran kitleleri kast ederek yazdığımız “Yüzde altmışın nasihatçi ihtiyacı” başlıklı 13 Mayıs 2017 tarihli yazımızı şunlarla bitirmişiz:
Peki, bu yüzde altmışlık kitleye dinî nasihati kimler verecek?
İktidardan haksız ve adaletsiz olarak nemalandığını düşündüğü dinî hizmet gruplarına güvenini kaybetmiş olan bu kitleye kim nasihat ederse etkili olur?
Bu konuda görev, AKP’ye ilkeli biçimde mesafeli durabilen dinî cemaatlere düşüyor.
Elbette, ancak ve ancak, diliyle, kalemiyle ve bilhassa müstağni tavırlarıyla ve ihlâslı haliyle nasihat edebilecek cemaatler ve ekipler lâzım.
Hakkın hatırını âli tutacak. Siyasetin merhametsiz gereklerini reddedebilecek…
Var mı böyle bir cemaat ve nasihatçi?
“Var!” dediğinizi duyuyor gibiyiz.
O halde, haydi şimdi, o mevcutlar göstersin kendisini o muhtaç yüzde altmışa.
Bütçesi küçük, ihlâsı büyük projeleriyle, serbest ve azade basın yayın eliyle, ama bilhassa birebir ilişkiyle, kapanarak değil açılarak, kof bilgiyle değil samimî ilgiyle, hiddetle değil şefkatle…
Tam zamanı! Hatta geç bile…