"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hey özgürlük

Ahmet BATTAL
20 Ekim 2020, Salı
Pazar günü yazdık:

Birileri birilerini, mevzuattaki yetersizliklerden ve bilhassa sistemdeki boşluklardan faydalanarak sessizce bir partiye üye yapıp şişirme büyüklükler elde edebiliyormuş. 

Üstelik bunu hep yapıyorlarmış, ama biz yeni fark etmişiz. 

Bugün bu hilenin bir benzerini yazacağız. 

Son zamanlarda bazı haberler duyuyoruz. Devlette işçi kadrosunda çalışanlara, amirleri tarafından “sadece şu sendikaya üye olmalısınız, aksi halde sözleşmeleriniz yenilenmez, siciliniz bozulur” deniyormuş. 

Hatta daha vahimi “şu sendikaya üye olmak zorundasınız, aksi halde bizden yana sıkıntı çekersiniz” deniyor ve aba altından aba üstüne sopa çıkarılıyormuş. 

Bunların yalan olduğuna inanmak istiyoruz, ama maalesef kaynaklarımızın itibarı inanma isteğimizi geri çeviriyor. 

Böyle bir zorlamayla karşılaşanın hakkını arayacağı türden iyi işleyen bir yargının olmadığını hakkalyakin seviyesinde bilgiyle iyi bildiğimizden şüphelenmekte haklı oluyoruz. 

Anayasa açık: Herhangi bir işçi bir sendikaya üye olmaya ya da üye kalmaya zorlanamaz. Aksi halde o sendikaya sarı sendika denir. 

Daha vahimi de yine son günlerde duyduklarımız:

Bazı kamu kurumlarında avukatlara iki nolu baroya geçiş için baskı yapılıyormuş. 

Hani ikinci baronun amacı özgürlüğü sağlamaktı? 

İktidar gücüyle kurulan baro olursa sonuç başka türlü mü olur? 

Olsa bile o baro hukuku mu korur, siyaseti mi? 

Ne diyordu Barış Manço:

İşte hendek, işte deve, 

Ya atlarsın ya düşersin,

Baktın olmaz, vazgeçersin, 

Zordur almak bizden kızı…

Böyle bir dedikodunun kapıya değil ayyuka çıkması bu dönemin vahametini de gözler önüne seriyor. 

Özgürlük Anayasada yazıyor. Anayasa hürriyetleri teminat altına da alıyor. 

Ama hürriyet isteyenin hürriyeti elde edebilmesi için mekanizmalar hazır değilse Anayasa’da ne yazdığının ne önemi var? 

Devlet gücünü kullananların bu gücü kötüye kullanıp kullanmadığı hukuk devleti ilkeleri uyarınca denetlenemiyorsa, güçlü olana “dur” diyecek adil birileri yoksa, kitap sayfalarında başlıklarda ve satır aralarındaki hürriyetler için “vardır” denilebilir mi? 

Kitap kapanınca kapanan hürriyet hürriyet midir? 

Okunma Sayısı: 2372
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    20.10.2020 01:54:46

    Kendi ifadesiyle, "Hürriyetin 20 yıllık bir fedaisi" diye kendini, Namık Kemal'den sonra, külliyatta geçen ; " Garib'üzzaman, Ebû lâ şey, İbn'üzzaman" gibi tabirlere ilaveten, Asrın sahibi ; bir tanımlama da hürriyet bahsinde, kendisini, "hürriyetin 20 yıllık bir fedaisi" olarak tarif ediyor. İman ve Kur'an hizmetinin ayrılmaz bir parçası olarak bu mesele bu kadar önemli. Tebrikler Hocam...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı