Yeni Asya bir hukuk ve adalet müdafaası yapıyor.
Hukukçuları adalet lehine konuşturmaya çalışıyor. Konuşanların sesinin daha gür çıkması için gayret ediyor.
Zira bu zamanda terör örgütü üyeliği dâvâlarında yapılan esaslı yanlışları –ki bunlar hataen değil, bilerek ve isteyerek yapılan yanlışlar- dile getiren her hukukçu hak namına kıymetli bir iş yapmış oluyor.
Ancak bunlardan bazıları diğerlerine nazaran elbette çok daha kıymetli.
Bunlardan biri de Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Ceza Hukuku Hocalarından ve yürürlükteki Ceza Kanunu yazan komisyonun başkanlığını da yapmış olan Prof. Dr. İzzet Özgenç.
Prof. Özgenç, 29.11.2017 tarihinde, twitter hesabından “Hukuk ihlâlleri üzerine duyarlılık çağrısı” başlığıyla -bizim de aylardır yapageldiğimiz- “hukukçular, ses verin” çağrısını tekrarladı.
Paylaşımları şunlardı:
1) 15 Temmuz 2016 tarihli “Darbe” teşebbüsü sonrasında bu suçun işlenmesine iştirak şüphesiyle açılan dâvâlar ile, bu “Darbe” teşebbüsü vesilesiyle ve esasında bu suçla herhangi bir ilgisi olmayan binlerce kişi hakkında açılan dâvâlarda, içeriğine muttali olduğumuz dosyalar itibarıyla, önemli hukukî hatalar yapılmaktadır.
2) Kamu ve özellikle hukukçular, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası bakımından çok ciddî bir tehdit oluşturduğu kabul edilen bir “terör örgütü”yle ve bu örgütün “mensup”larıyla ilgili olmaları dolayısıyla, söz konusu dâvâlardaki hukukî hataları yeterince dile getirmemektedir.
3) Bazı çevreler ve bu arada siyasî partiler, bu çerçevede yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli veya sanık olan bazı kişilerin “terör örgütü” olarak tavsif edilen malûm örgütsel yapılanmayla herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, aksine, bidayetten beri bu örgütsel yapılanmaya karşı mücadelenin hararetli bir neferi olduğu yönünde kamuoyunda savunmalarda bulunmaktadırlar.
4) Başta siyasî partiler olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının ve özellikle hukukçuların, herhangi bir kişiyle ilişkilendirilmeksizin, bu dâvâların görülmesi sırasında yapılan hukukî hataları yüksek sesle ve cesaretle dile getirmesi gerekmektedir.
5) Zira, bu dâvâlardaki hukuk ihlâllerini giderek yaygınlaştırma ve hatta “meşrûlaştırma” izlenimi oluşturmaya yönelik bir uygulamaya tanık olmaktayız.
***
Evet, maalesef yargıda olan bu.
Hukukçular, barolar, akademisyenler, hukuk fakültelerinin dekanları ve yetkili kurulları… neredesiniz?
Tamam, biliyoruz, zulmü alkışlamıyorsunuz, tasvip de etmiyorsunuz.
Ama neden ses vermiyorsunuz?