Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi bu günlerde ilk mezunlarını veriyor.
Mezunlarımızı geçen hafta başında güzel ve duygulu bir merasimle uğurladık.
Ailelerinden almıştık. Ailelerinin nezaretinde hayata ve adalete tevdi ettik…
Merasimde Zekai Tunca ve ekibi muhteşem seslerle bir müzik ziyafeti de verdiler.
Sazlardan ve okuyucudan çıkan uyumlu sesleri kalp gözümüzle dinlerken duygulandık. Bu duygularla sahneye çıkıp mezunlarımıza temsilî diplomalarını verirken biz de bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettik.
Şunları söyledik:
Değerli Öğrencilerimiz,
“Maddeli kanun” derslerimiz bitti. Müzik ekibinin “sesli kanunu”nun bize hatırlattıklarını size hatırlatmakla son dersimizi paylaşalım. Bu dersi alıp kabul etmek ya da bize reddetmek sizin takdirinizde. Alırsanız ihlâsınızdandır.
Kâinat büyük bir orkestra ve daimi bir musikiy-i İlâhiyi söyleyip duruyor. “Her şey Allah’ı zikreder”…
Diğer varlıklar bu orkestradaki vazifelerini genellikle tam yapıyor.
İrade sahibi varlıklar olan insanlar ise diğer varlıklara nazaran farklılar. Orkestraya iradî davranışlarıyla da eşlik etmekle vazifeliler. İbadet buna deniyor.
Allah’ı zikrederek İlâhî müziğe eşlik etmekle vazifeli olan insanlar, bunu yapmak bir yana, maalesef, bazen akortları bozulduğu için bazen de vazifelerini ihmal ettikleri için, orkestranın da kamu düzenini bozuyorlar. Birbirlerinin, ve kâinatın, ve dahi Yaratıcısının, hakkını ihlâl ediyorlar.
Allah-ü Teâlâ, Kur’ân-ı Hakîminde, bu musıkînin varlığına ve amacına inananları mü’min olarak tarif ediyor ve “bütün mü’minler birbirleriyle ancak kardeştir, başka bir şey değildir” diyor.
Madem mü’minler kardeştir, birbirleriyle araları bozulmamalı.
Bozulursa ne olur?
Hükmün devamı bu soruya cevap verdiği için daha da önemli:
“Siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin!”.
“Mü’min kardeşlerin arasını düzeltmek” ve böylece orkestranın düzenini muhafaza etmek, hele bu zamanda, farz sayılacak bir emir. (Ayrıntıları isteyenler Köprü Dergisinin internet sayfasından “Uhuvvet Risalesi Şerhi”ni okuyabilir).
Bu emri meslek olarak ifa etmeye ahdedenlere gelince, onlara “hukukçu” deniyor.
Ey, iyi okuyan, okunaklı yazan, tatlı konuşan, dikkatli dinleyen, muhakemeli düşünen ve hüküm vermeden önce “Allah’ın hükmünü nakleden vicdan”ının sesine kulak veren genç hukukçular…
Siz de bu müziğin kalitesine katkı yapın, insan kardeşlerinizin arasını düzeltin ki mesleğinizden memnun olun, Yaratıcınız da sizden memnun olsun…
Yolunuz açık olsun!