"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hutbede Kudüs, haberde Kuddüs!

Ahmet BATTAL
09 Şubat 2020, Pazar
Önceki gün Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde hutbe saatinde çok güzel ve duygulu bir Cuma vaazı verdirdi. Konu Mescid-i Aksa’ya ve Kudüs’e sahip çıkmak ile ilgiliydi.

(Önemli bir konu. Biz de yıllar önce yaptığımız ziyaretin hatıralarını Yeni Asya’da gezi yazısı olarak yayınlatmış ve Türkiye ile Kudüs arasında en azından turistik ziyaret ilişkisini arttırmak suretiyle oradaki kardeşlerimize manen ve moral olarak destek olmak gerektiğini söylemiştik.) 

Hükümetin Kudüs politikası da -en azından söylem bazında- bu yönde ve olumlu. 

Fakat, Yeni Asya gibi gazetelerin sık sık gündeme getirdiği, -eskiden de var olan, ama AKP iktidarında daha da artan- bir problem var: Türkiye’nin İsrail ile ilgili söylemi ile eylemi birbirini hiç tutmuyor. 

Tamam. Diplomasinin de bir gereği olarak, dış ilişkilerde, eylem ile söylem arasında makul bir fark bulunması faydalı ve hatta gereklidir denilir. 

Ama İsrail konusunda eylem ile söylem arasında “makul bir fark” filan değil, doğrudan zıtlık var. 

Şöyle ki: Önceki gün Sözcü şu haberi verdi: (Ne yazık ki iktidar taraftarı gazeteleri takiple yetinenler bu ve benzeri “can sıkıcı” haberleri hiç okuyamıyor ve okuyamayacak. Ama mutlu olsunlar, canları hiç sıkılmayacak!). 

“İsrail’in çok okunan gazetelerinden Jerusalem Post, Netanyahu’nun miting sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili bir ‘espri’ yaptığını yazdı. Gazetenin aktardığına göre Netanyahu, ‘Eskiden Cumhurbaşkanı Erdoğan bana her 3 saatte bir Hitler derdi. Şimdi her 6 saatte bir bana Hitler diyor, fakat Allah’a şükür İsrail ve Türkiye arasındaki ticaret arttı’ dedi.”

Kinayeli bir biçimde söylenen bu cümlelerden, Erdoğan’ın İsrail’e yönelik “görünen hıncının” dahi azaldığını anlıyoruz. 

Ama asıl şunu anlıyoruz: İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret –karşılıklı restleşme görüntülerine rağmen- azalmamış, aksine artmış. Üstelik Netanyahu bunun için “Allah’a şükrediyor”muş.

Haber devam ediyor: 

“İsrail’in çok okunan gazetelerinden Maariv de Netanyahu’nun, ‘Sanırım ben Türkiye’ye gitmeyen tek İsrailliyim. Erdoğan’la bazı problemlerimiz oldu, fakat ilişkilerimiz dramatik bir şekilde gelişti’ sözlerini aktardı.”

Çok net anlıyoruz ki İsrail-Türkiye ticari ilişkilerinde boykot, kısıtlama vs. olmadığı gibi aksine muhtemelen çeşitli özel teşvikler var ki ticaret hacmi artıyor. Başbakanı da mutluluktan havalara uçuyor. 

Bu ne? Perhiz. Bu ne? Lahana turşusu!

Uyan ey ihvan-ı dîn ü vatan…

Okunma Sayısı: 3647
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • recep günay

    17.2.2020 09:35:46

    eskiden her hafta sonu yapılan israil karşıtı mitingler şimdi yok,söylemler yok,cocacola dökmek yok, bilakis fabrikasını açmak var, sonra israil konusunda yanlış anlaşıldım de.hatta ve hatta galataportu bunlara ikram et. sonra de ki eyyyyy israil.

  • Abdulkadir Turan

    9.2.2020 16:59:03

    İsrail gibi bir ülkeye,hiçbir konuda güven olmaz.Geçmiş dönemde imzalanan yahut varılan anlaşmalar da,rafa kalkmış görünüyor.Netanyahu resmen dalga geçiyor bizimle.Biz de sanki seyirci gibiyiz.Kudüs gibi mübarek bir beldenin;İsrail'in başkenti olarak tanınmasına,hiç ses çıkarmadık.Halbuki;en başta Türkiye'nin bu konuya eğilmesi ve ABD ve İsrail yetkililerini,sert bir dille uyarması ve ikaz etmesi gerekirdi.Ama maalesef bu konuda da;bir gayret ya da bir gelişme kaydedildiğini,yazık ki göremedik.Ve maalesef üzüldük.İslâm medeniyetinin,en mübarek beldelerinden biri olan Kudüs'e sahip çıkmak,hepimizin boynunun borcudur.Bu konuda;en ufak bir vurdumduymazlık,ağır bir vebâldir.Bunu sakın unutmayalım.

  • Bilal Bozkurt

    9.2.2020 16:02:53

    Hocam yazınız genel manada güzel lakin “eylem ile söylem arasında makul bir fark bulunması faydalı ve hatta gereklidir denilir.“ bu kısım sanki doğru bir söylem olmuyor. Sıdk mevhumuna büsbütün muhalif bir hal olmaz mı ? Saf süresi 2-3. Ayette “ ﴾2﴿ Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? ﴾3﴿ Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. Bu ayetler karşısında söylem ve eylemlerin paralellik arzetmesi lazım ve elzem değil midir ?

  • Recep Kara

    9.2.2020 09:02:37

    "Tamam. Diplomasinin de bir gereği olarak, dış ilişkilerde, eylem ile söylem arasında makul bir fark bulunması faydalı ve hatta gereklidir denilir." özür dilerim bu ifadedeki davranış biçimi sözü-özü bir olmamak, "riyakârane" veya "münafıkça" bir davranış biçimi olmuyor mu?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı