Önceki gün Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde hutbe saatinde çok güzel ve duygulu bir Cuma vaazı verdirdi. Konu Mescid-i Aksa’ya ve Kudüs’e sahip çıkmak ile ilgiliydi.
(Önemli bir konu. Biz de yıllar önce yaptığımız ziyaretin hatıralarını Yeni Asya’da gezi yazısı olarak yayınlatmış ve Türkiye ile Kudüs arasında en azından turistik ziyaret ilişkisini arttırmak suretiyle oradaki kardeşlerimize manen ve moral olarak destek olmak gerektiğini söylemiştik.)
Hükümetin Kudüs politikası da -en azından söylem bazında- bu yönde ve olumlu.
Fakat, Yeni Asya gibi gazetelerin sık sık gündeme getirdiği, -eskiden de var olan, ama AKP iktidarında daha da artan- bir problem var: Türkiye’nin İsrail ile ilgili söylemi ile eylemi birbirini hiç tutmuyor.
Tamam. Diplomasinin de bir gereği olarak, dış ilişkilerde, eylem ile söylem arasında makul bir fark bulunması faydalı ve hatta gereklidir denilir.
Ama İsrail konusunda eylem ile söylem arasında “makul bir fark” filan değil, doğrudan zıtlık var.
Şöyle ki: Önceki gün Sözcü şu haberi verdi: (Ne yazık ki iktidar taraftarı gazeteleri takiple yetinenler bu ve benzeri “can sıkıcı” haberleri hiç okuyamıyor ve okuyamayacak. Ama mutlu olsunlar, canları hiç sıkılmayacak!).
“İsrail’in çok okunan gazetelerinden Jerusalem Post, Netanyahu’nun miting sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili bir ‘espri’ yaptığını yazdı. Gazetenin aktardığına göre Netanyahu, ‘Eskiden Cumhurbaşkanı Erdoğan bana her 3 saatte bir Hitler derdi. Şimdi her 6 saatte bir bana Hitler diyor, fakat Allah’a şükür İsrail ve Türkiye arasındaki ticaret arttı’ dedi.”
Kinayeli bir biçimde söylenen bu cümlelerden, Erdoğan’ın İsrail’e yönelik “görünen hıncının” dahi azaldığını anlıyoruz.
Ama asıl şunu anlıyoruz: İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret –karşılıklı restleşme görüntülerine rağmen- azalmamış, aksine artmış. Üstelik Netanyahu bunun için “Allah’a şükrediyor”muş.
Haber devam ediyor:
“İsrail’in çok okunan gazetelerinden Maariv de Netanyahu’nun, ‘Sanırım ben Türkiye’ye gitmeyen tek İsrailliyim. Erdoğan’la bazı problemlerimiz oldu, fakat ilişkilerimiz dramatik bir şekilde gelişti’ sözlerini aktardı.”
Çok net anlıyoruz ki İsrail-Türkiye ticari ilişkilerinde boykot, kısıtlama vs. olmadığı gibi aksine muhtemelen çeşitli özel teşvikler var ki ticaret hacmi artıyor. Başbakanı da mutluluktan havalara uçuyor.
Bu ne? Perhiz. Bu ne? Lahana turşusu!
Uyan ey ihvan-ı dîn ü vatan…