"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhtiyaca binaen, yeniden...

Ahmet BATTAL
25 Haziran 2019, Salı
Bilhassa 15 Temmuz sonrasında yapılan adaletsiz uygulamalar hakkındaki yazılarımızın bazı kişiler tarafından tam ve doğru anlaşılabilmesi için yeniden bir özet yazalım:

Demokrasiye tarafız. İktidarların demokratik usulle el değiştirmesini isteyenlerdeniz. Bütün ihtilallere, darbelere, cunta hareketlerine karşıyız. 

15 Temmuz melun kalkışmasının görünen yüzünü hep beraber ve basının verdiği kadarıyla biliyoruz. Gerçek yüzünü öğrenebilecek miyiz, bilmiyoruz. 

Olayın görünen yüzündekileri de gerçek sahiplerini de –her kimler iseler- lanetledik ve lanetliyoruz.

15 Temmuz mağduru şehit ve gazilerimizin kanlarının/âhlarının yerde kalmamasını diliyoruz. Suçlular cezasız kalmamalı ki başkaları teşebbüs etmeye niyetlenmesin. Ayrıca bütün darbe teşebbüslerinde asıl mağdurun millet olduğuna inanıyoruz.

15 Temmuzu planlayanlar ve -darbe yapıldığının farkında olarak- 15 Temmuzu icra edenler suçludur. Darbe planından önceden haberdar edilmiş olup o gece ellerini ovuşturarak bekleyenler de suçludur. 

Darbe işinden bağımsız olarak, iktidarı devirebilmek amacıyla çeşitli siyasi amaçlı suçlar işlemiş olanlardan söz ediliyor. Elbette bu suçlular da cezasız kalmamalı.

Cemaat olarak bilinen yapının içinde bir yerlerde konuşlanmış ve -elbette kimi devlet yöneticilerinin de etkisi ve katkısıyla- devlet içinde bir tür “paralel devlet” gibi teşkilâtlanmış olduğu düşünülen gizli örgütün yönetici ve mensuplarının da cezalandırılması gerektiği açık. 

Hem bütün bu olup bitenlerden devletin de cemaatlerin de doğru ders alması gerektiği de belli.

Ancak,

Bazı insanların, sırf dindar oldukları için, “fırsat bu fırsat” denilerek ve üstelik ideolojik intikam duygularıyla yargının önüne atılmasına karşıyız. 

Başka cemaatlere ve o cemaatlere mensup dindarlara kasten ya da bilmeden yapıştırılan yanlış isnatlarla ve yanlış delillerle terörist muamelesi yapılmasına karşıyız.

Cemaat mensubiyetini gösteren delilleri terör örgütü üyeliğine delil sayarak ceza verilmesinin kanuna ve hukuka aykırı olduğuna inanıyoruz. Zira terör örgütü üyeliği suçu ancak kasten yani bilerek ve isteyerek işlenebilir.

Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi sebebiyle ceza hukukunda içtihatla veya kıyasla yeni suç tipleri oluşturulamaz. Dolayısıyla uygulamada yaşanan ve çok geniş bir kitleye etki eden vahim hatalar bir içtihat ya da yanlış anlama meselesi değildir. Aksine, adalet mekanizmasının -en azından bu konuda- “korku duygusu” ile çalıştığını göstermektedir. 

Biz 2009 ve sonrasında Ergenekon davalarındaki toptancı yanlış gidişi görerek hak ve adalet namına ikazlarımızı yazıp söylediğimizde, öcü ailesinden birileri bizi “ETÖ’cü olmak”la itham ediyordu. Şimdi de biz yine adalet diyoruz ama yine öcügillerden birileri bizi “FETÖ’cü olmak”la itham etmeye kalkıyor ve korkutmaya çalışıyor. 

Onların sözlerinin hakikatte değeri sıfır.  İthamları reddediyoruz, hak namına inandıklarımızı yazıp söyleyeceğiz. Sonuna kadar.

Okunma Sayısı: 2858
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    25.6.2019 12:24:40

    "Beka" argümanıyla yola çıkan ve fakat sırf kazanmak için İmralı'daki terörist başını sahaya süren bir iktidar ve ortağına kim inanır ve güvenir, söyler misiniz? Demokratik siyaset ve demokrat siyasetçilere ne kadar da muhtacız değil mi? Dürüst, şeffaf, hesap verebilen ve samimi demokratlar işe vaziyet edinceye kadar ikiyüzlü, menfi ve menfaatçi siyasetle hayli uğraşacağız. İşimiz hem zor hem uzun. Ama imkansız değil. 23 Haziran bunu gösterdi. Korku, baskı ve dayatmanın bir süre sonra hiç işe yaramadığı ortaya çıktı. Çare ve çözümün demokrasi ve hukukta olduğu bir kez daha anlaşıldı. 23 Haziran'ın bilhassa iktidara mesajı da uyarısı da budur: Demokrasi ve hukuk! Oy sayısına takılıp kalmayalım. Gidişatın yanlış yönde olduğu, eylem ve söylemlerin husumete kapı açtığı, toplumsal barış ve huzuru dinamitlediği....sandık lisanı ile ilan edildi. Anlayana sivrisinek....

  • Gündüz Alp

    25.6.2019 12:13:05

    Sayın Battal, yazınızın "Ancak," kısmına kadar olan kısmını elbette yazınızın muhataplarının pekala bildiklerini hatta hem fikir olduklarını da düşünüyorum. Fakat kabulde zorlanıyorlar. Zira "aşkın gözü kördür" derler. Müfrit taraftarlık öyle bir hal aldı ki, parti ve particilik "kutlu dâvâ" haline getirildi. İktidar cenahı adeta "Sakramentalizm/Kutsamacılık" halini yaşıyor. İleri süreceğiniz makul ve mantıklı argümanlar bile hüsn-ü kabul görmüyor. Akıl ve mantık, kalp ve vicdan devre dışı kalınca ya da başkalarına ipotek edilince söylenen sözler sağ kulaktan giriyor sol kulaktan bir uğultu halinde çıkıp gidiyor. Bunlar hep yaşadığımız şeyler. Bakınız 23 Haziran sonucu bile iktidar ve ortağı tarafında hâlâ sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutulmuş değil. Yine bildik absürt yorumlar ve söylemler. Halk ne diyor onlar ne söylüyor...

  • Emin Yılmaz

    25.6.2019 10:40:48

    Süreci çok güzel özetlemişiniz. Hakkın hatırı alidir, hiç bir hakka feda edilemez. Yarın çocuklarımızın gözlerinin içine bakabilmek için bugün adalete sahip çıkmalıyız. Devletin dini adelettir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı