İletişim, hayatımıza son otuz yılda yerleşen bir kelime ve karşılıklı yapıldığı varsayılan bir işin adı. Tek yanlı “iletmek” değil karşılıklı olarak “iletişmek” demek.
İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. İletişim değerlidir. Gerektiği kadar iletişim insanî hayatın bir gereğidir.
Ama her konuda olduğu gibi bu konuda da “büyükler” gücünü kötüye kullanmaya meyilli.
Devlet de esasen bunu engellemeye çalışıyor.
Başta Elektronik Haberleşme Kanunu ve Evrensel Hizmet Kanunu olmak üzere iletişimi düzenleyen çeşitli kanunlar bu konuda devlete de vazife yüklüyorlar.
Ama bilhassa asimetriyi gidermek hususunda yapılması gereken çok iş var. Şöyle anlatalım:
Meselâ bir banka ya da bir havayolu şirketiyle veya bir telefon ya da elektrik şirketiyle bir sözleşme yapıyorsunuz. Bu sırada muhatabınız mail adresinizi ve telefonunuzu ele geçirmiş oluyor.
O size dilediği maili gönderiyor. Ama sıra sizin ona mail göndermenize gelince: No-reply!
İletim var, iletişim kesik!
Başka kanallardan ve meselâ telefonla ulaşmaya çalışıyorsunuz. Ama nafile.
Zira sizin telefonunuz onda var ve dilediği zaman sizi arayıp ya da mesaj yazıp dilediği bilgiyi size iletiyor.
Ama sizin ona ulaşmanıza sıra geldiğinde karşınıza “adam gibi bir adam” çıkmıyor.
İletişim nanay. İletim serbest. Tek yanlı top atışı gibi…
Evet, bir numara var. Arıyorsunuz. Ama ardında çok numaralar var! Önce bir makine sizi karşılıyor. Dilini anlar da doğru zamanda doğru tuşa basabilirseniz nihayet bir adam ya da kadınla karşılaşıyorsunuz. (Bu sefer de o adamın teknik dilini çözmeniz lâzım. Meselâ “bizim böyle bir ekranımız yok” ne demektir ki!)
Ama işi o seferde çözdünüz çözdünüz. Çözemezseniz, yarım saat sonra da arasanız aynı yoldan yeniden geçmeniz lâzım ve sonunda yine bir adama ulaşsanız bile o adam önceki ile “aynı adam” değil. Böyle bir şansınız yok. Konuyu yeniden anlatacaksınız.
Üstelik bu basit şikâyetinizi o “büyük” şirketin adını da vererek dostlarınızla paylaştığınızda karşınıza bir avukatlar ordusu çıkarılıyor ve “şirketimizin itibarını zedelediniz, bize borçlusunuz hatta suçlusunuz” diyorlar.
“Niye ki, büyük olmak muteber olmak mıdır, büyükler hata yapamaz mı” diye sorarsınız da…
Böylece aslında mümkün olması gereken iletişim dolaylı olarak yasaklanmış oluyor.
Bu durum elbette “büyük şirket- ler”in sahip olduğu asimetrik güçten kaynaklanıyor.
Devlet bu “büyük” şirketlerin verdiği hizmetlerin fiyatına sınır koymalı ve koyuyor. Sıkı şekilde denetlemeli, şikâyetleri ciddiye almalı ve alıyor.
Ama iletişim asimetrisi konusunda galiba yapılması gereken çok şey var.
Bunlardan biri de her halde şu: Devlet, o “büyük”lerin kendi müşterilerini insan gibi görmesini ve müşterilerinin de büyükleri temsil eden “tek bir” “insan”la konuşmasını sağlamalı.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun dikkatine…