Karanlıkta havaya işaret fişeği atan “ben buradayım” der. Yerini belli eder. Kimseyi korkutmaz. Ya ümitlenir, ya da ümitlendirir. Ya da her ikisi birden olur.
İzli mermi ise silâhlarda gece atışında merminin nereye isabet ettiğini görmek ve şarjörde kaç mermi kaldığını anlamak için kullanılır. Merminin çıkış ve varış yerini belli ettiği için atan da korkar atılan da…
Gelelim hakikatine…
Siyasî ortamımızın gündüz değil gece durumunda olduğunda hemfikir olmayan yoktur.
Hem de dikkatli bakan herkes fark ediyor ki, son zamanlarda, seçim öncesinden başlayarak beklendiği gibi, siyasette ilginç hareketlenmeler var.
Bazılarını sayalım:
1. Basında, bilhassa “yandaş medya” ya da “havuz medyası” olarak adlandırılan kesimde samimî AKP’lilerin AKP ve dönem eleştirisi içeren yazıları gittikçe artıyor.
2. Siyasî parti haberleri eskisinden daha fazla çeşitlilik içeriyor. Bilhassa “küçük” partilerin ve liderlerinin haberleri “yandaş medya” da –bile- yer buluyor.
Meselâ geçen hafta, NTV Radyo, Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyon milletvekili Gültekin Uysal’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptığı geçmiş olsun ziyaretine saat başı haberlerinde yer verdi. Hem de Uysal’ın adını da vurgulayarak.
(Elbette haber değeri de taşıyan bu ziyaret ve benzeri siyasî etkinliklerin verilmesi değil verilmiyor olması gariptir).
3. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç bir ödül töreninde net ve sert bir “dönem ve siyaset eleştirisi” yapmış. AKP’lilerden “bu arkadaşlarımız” diye bahsederek toplumun ahlâkını bozduklarını söylemiş. Cümleleri şöyle:
“Ne yazık ki önce ‘ahlâk ve maneviyat’ diye iktidara gelen bu arkadaşlarımız, ne pozitif hukuk kuralları bıraktılar ne de ahlâk bıraktılar.”
Bu haber yandaş basında hiç yer bulamasa da bir dalgalanmaya sebep olduğu açık. Meselâ Yeniçağ Gazetesi konuyla ilgili olarak “Haşim Kılıç’ın ahlâkını arkadaşları mı bozdu?” şeklinde çarpıtarak haber yapmış, ama bu haberi sonra gerekçe de göstermeden web sayfasından kaldırmıştı.
4. Geçen haftalarda ziyaret edip sohbet ettiğimiz eski AKP milletvekili ve eski belediye başkanı bir hukukçu dostumuz başka netameli konularda konuşurken tedbirli davranmasına karşılık şu cümleyi net söyledi:
“Partimiz erimeye başladı. Bu iş dondurmaya benzer, erime başlayınca yavaşlatabilirsiniz, ama durduramazsınız.”
Bu dört örnek ve daha fazlası neyi gösteriyor?
Kimine göre birileri işaret fişeği atıyor ve ortamı aydınlatıyor. Ya da birileri o fişeklerle “ben buradayım, beni de görün” diyor.
Kimine göre de birileri şarjöre tümden izli mermi tıkmış ve habire tetiğe basıyor.
Biz ise asıl muhataplarımıza soruyoruz.
Bu karanlık geceleri ne zaman bitireceksiniz ey Demokratlar?