Hayır. Meşveret işin sahiplerince yapılır.
Örnek vermeye devam edelim:
Meselâ bir parti iktidara geliyor. Partinin yetkili kurulları işin sahibidir. Meşvereti onlar yapar.
İçlerinden biri, meselâ en karizmatik olanı, tek başına yani kendi kendisine oluşturduğu bir heyetle meşveret yapıyor olsun.
Sorulunca da “kim demiş ben tek adamım, ben istişaremi yapıyorum, uzmanlarıma danışıp karar veriyorum” desin. Ama sorulunca bile uzmanlarının kimler olduğunu söylemesin. Zaten kimse de sormaya cesaret edemesin.
Böyle meşvereti tarih boyunca bütün sultanlar ve krallar yaptılar. Yanlarında bilge danışmanlar buldularsa kısa süre için bilge oldular. Ama çoğu zaman dalkavuklara kaldılar. Sonuçta da şöhret, iftihar ve iltifat budalası kesildiler. Despotlukta sınır tanımaz hale geldiler.
O halde, böyle bir despot budala meşveret hususunda ne derse desin, o yaptığı gerçek bir meşveret değildir.
Zira danıştığı kişiler uzman da olsalar “işin sahibi” değildirler.
Elbette bu örneği anlatırken bizim ülkemizden bahsetmiyoruz. Bizde böyle antidemokratik şeyler olmaz. Bizim liderlerimiz tam bir meşveret içindedirler. Dünyaya da örnektirler. (Dünya henüz onların kıymetini bilememiş olabilir. O dünyanın sorunu, bizim ve liderlerimizin sorunu değil!). O yüzden bizim liderlerimiz dünyaya posta koyar: “Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna” postası!
Meselâ bir siyasî parti, başkanının yerine vekâlet edecek kişiyi seçecek diyelim. Ya da bir işe adam seçecek olsun.
Partinin lideri partinin yetkili kurullarının üyelerini tek tek çağırsa, “adayınızı bu kâğıda yazın ve bu zarfa koyup bana verin” dese, sonra onları gönderip zarfları kendisi açıp sayımını kendisi yapsa, sonra da sayımının sonucunu akredite gazetecilerine ve ilgililerine bildirse…
Bu meşveret değildir. Bu antidemokratik yönetim modellerine ait bir uygulamadır. Bildiğiniz, “gizli oy-açık tasnif” usûlü seçimdir.
Haaa, hemen söyleyelim de yanlış anlaşılmasın. Bu dediklerimiz de bizde olmaz. Eskiden yani 1950 öncesinde olabilirdi, oluyordu da. Şimdilerde ise olsa olsa Afrika’nın Muz Cumhuriyetlerinde olabilir. Hatta şimdilerde orada bile yoktur, kalmamıştır böyle saçma demokrasi.
Biz öyle lâf olsun diye yazıyoruz bunları. Yoksa geçti bunların modası. Bizde olmaz böyle yanlışlıklar.
Bizde “tek adam demokrasisi” vardır hem de en âlâsından. Bize bu yeter. Hatta artar bile…