"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kast başka, ihmal başka

Ahmet BATTAL
22 Ekim 2016, Cumartesi
Hukukta temel prensiptir: Bir fiili kasden işlemekle dikkatsizlikle ve istemeyerek işlemek arasında fark vardır.

Kast varsa ceza ağır ve tam olur. Oysa ihmal halinde ceza ya hiç olmaz ya da az bir ceza verilir. 

Bu, hakkın, adaletin ve insafın gereğidir. 

Yazılarımızda bu kaideye dikkat etmiyorsak biz de hata ediyoruz demektir. Dostların samimî ikazına ihtiyacımız var. 

Ama aynı durum, münekkit/okuyucu ya da okumayıcı/eleştirici için de geçerli. 

Gerçekten, Yeni Asya’nın yazılarını, manşetlerini ya da karikatürlerini eleştiren bazı dostlarımız, bu ayrımı hakkıyla nazara almadıklarından hata ediyorlar. 

Basit bir örnek verelim: 

Bir askerin, savaşta, dost olduğundan emin olmadığı yabancı birinin kendisine karşı küçük de olsa riskli bir hareketini çok dikkatli ve sert değerlendirmesi normaldir ve gereklidir.

Buna karşılık bir maçta bir sporcu yanlışlıkla takım arkadaşının ayağına basıp kırsa ayağı kırılanın ona yumuşak ve affedici bakması normaldir. 

Yani hedefinin iyi olduğuna, hedefinin sizinki ile aynı olduğuna inandığınız bir dostun yolunda ve yönteminde bazı küçük hatalar gördüğünüzde o hatayı büyütmezsiniz. 

Bu konuya ışık tutacak bir başka güzel örnek de Bediüzzaman’ın Eskişehir Muhakemesi müdafaalarında.

Önce tam metin: 

“Kararnamede, kelimeler üzerinde oynanılıyor. Bir kelimenin, kastî olmadığı halde, bir manasında tariz çıkarıyorlar. Halbuki, Risale-i Nur’da hedef bütün bütün ayrı olduğundan; kelimatındaki kasta makrûn olmayan tarizler değil, belki tasrihler de bulunsa, şayan-ı af ve müsamahadır. Bu noktayı izah eden bu misal, mikyastır:

“Meselâ, ben bir maksadımı hedef ederek yoluma koşup gidiyorum. İhtiyarsız yolumda koşarken, büyük bir adama çarpıp, o adam yere düşse; desem, ‘Efendim, affet! Ben, maksadıma gidiyordum. Bilmeyerek çarpıldım.’ Elbette affeder ve gücenmez. Eğer kastî olarak bir parmağı o adama taciz sûretinde kulağına iliştirsem, hakaret telâkkî edecek ve benden gücenecek.

“Risale-i Nur’un hedefi îman ve ahiret olduğundan, harekât-ı ilmiye ve fikriyesinde ehl-i dünyanın siyasetine çarpsa ve şiddetli kelimat bulunsa, şayan-ı af ve müsamahadır. Maksadımız size ilişmek değildir; hedefimizde yürüyoruz.”

Aynı kural, her halde Yeni Asya için de geçerlidir. Fikrî ve ilmî hareketlerinde yani manşet, yazı ve değerlendirmelerinde ehl-i dünyanın ve ehl-i siyasetin siyasetine temas etse ve onları tenkit manası anlaşılsa dahi gücenmemeleri gerekir. Gücenmeye de hakları yoktur. 

Hele bu ehl-i siyaset dindar ise gücenmeye hiç hakkı yoktur. Maksadımız onlara ilişmek değil, biz hedefimize yürüyoruz. 

Okunma Sayısı: 2591
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    22.10.2016 16:44:16

    Mükemmel tespitler...Bir önceki daha önceki tam herkesin anlayacaği şekilde Risalei Nur düsturları..Çok teşekkürler..Allah sizden ebediyyen razı olsun...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı