Bugün memleketimizin samimi Kemalistlerine ve samimi Atatürkçülerine bazı sorularımız olacak.
Samimi cevaplar bekliyoruz. (“Sen sevmiyor musun ki” demeye kalkacak olanlara cevabımızı Hz. İbrahim vermiş: Lâ uhibbul âfilîn…)
Önceki gün sabah saat dokuz civarında Gaziantep Havalimanında iç hatlar terminalinde idik. Dokuzu beş geçe önce derince bir gürültü işitildi, bir ses duyuldu.
Ardından havaalanında hayat durdu, cihazlar durdu, bir iki cesur hariç herkes put kesildi. Oturanlar ayağa kalktı, herkes anlamsızca -kıble arar gibi!- arandı, bir yerlere doğru döndü, çoğu başını öne eğdi ve bir süre öylece bekledi. Bazılarının gözleri “gözlerime bakarsan ne dediğimi anlarsın” dercesine çakmak çakmaktı!
Birkaç yabancı, olanları hayretle ve şaşkınlıkla izledi ve hatta kalabalığa –herhalde mecburen- onlar da uydu.
Haber izlemedik ama herhalde diğer halka açık alanlarda da benzer şeyler oldu.
Sorarız size, ey Kemalistler:
O yabancıların ülkemiz ve rejimimiz hakkında ne düşündüğünü lütfen düşünüp söyler misiniz?
Sizin için dünyanın gözündeki bu halimiz iyi bir hal midir? Bu hal bu ülkeyi, hepimizin çok istediğini sandığımız “muasır medeniyetler seviyesi”ne mi, Güney Kore’ye mi yoksa Kuzey Kore’ye mi yaklaştırıyor?
Bu toplumda aslında o gün o saygı “duruş”unda bulunmamayı isteyen ama bir sosyal baskı sonucu ve samimiyetsiz olarak “…mış gibi” yapmak adına ayağa kalkıp “içinde duymadığı” saygıyı “dışarıya gösteren” ve hatta belki de içinden sizler ve sevdikleriniz hakkında bambaşka şeyler geçiren kişilerin de olabileceğini düşünmüyor musunuz?
Bu zorakilikle Mustafa Kemal’i sevenlerin mi yoksa sizi ve sevdiklerinizi sevmeyenlerin mi sayısını arttırıyorsunuz? Farkında mısınız? (İsterseniz çevrenizle anket yapınız!).
Yoksa, cevap olarak “ama birileri de insanları camilere ya da çocukları imam hatiplere zorla götürüyor” mu diyeceksiniz? Bu dediğiniz doğru bile olsa bu yanlışı düzeltmenin yolu başka bir yanlış yapmak mıdır?
Bir küme soru daha: Mustafa Kemal’i “çok büyük” ve hatta “en büyük” görebilirsiniz. Ama o bir devlet adamı idi. Her devlet yöneticisi gibi onun da muhalifleri vardı. Sorarız size, muhaliflerinin hepsi vatan haini mi idi?
Değilse neden hiçbiri hakkında ve bilhassa onların muhalifliği ve sebepleri hakkında bir kamusal saygı duruşu talebiniz yok?
Demokratik bir toplumda neden sadece tek bir kişinin zorunlu anması yapılır, resmi Türk Bayrağına geçirilip bayrakla özdeşleştirilir? Bu imtiyazın haklı sebebi var mıdır? Bu gidişten memnun musunuz?
Ve talebimiz…
Bilhassa son dönemlerde bayrağı ve dinî değerleri siyasete alet edenlere karşı çıkmakta samimi iseniz ve dini siyasetine alet eden dindarları samimiyete davet ediyorsanız siz de samimiyetinizi kendi sınav alanınızda gösteriniz.
Samimiyseniz öne çıkınız. İnisiyatif alınız. Sevdiğinize gerçekten sahip çıkıyorsanız Mustafa Kemal’i devletin elinden alınız ve devleti de Mustafa Kemal’i suiistimal edenlerin elinden kurtarınız. Milleti de bu gösterişten azat ediniz.
Samimiyseniz demokrasi ve hürriyet ortak paydası hepimize yeter.
Samimi değilseniz o başka mesele. Ama onu da bilelim…