"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kilit taşından yeni köprü yapmak

Ahmet BATTAL
28 Nisan 2016, Perşembe
"Kilit taşı hanginiz” başlıklı son yazımızda kemerli taş köprünün birbirine yaslanarak ve birbirine destek olarak sağlam bir köprü oluşturan taşlarından birini yerinden sökmenin o köprüye de o taşa da zarar vereceğini yazdık.

Sosyal organizasyonlarda ve bu kapsamda sayılabilecek dinî cemaatlerde sinerjinin tesanütten kaynaklandığını ifade ettik.

Şahsı fazlaca öne çıkarılan ve böylece bir tür gizli gurura sürüklenen kişilerin, kendileri iyi niyetli de olsalar, grubun insicamını bozacaklarını ve sosyal dokuda sarsıntıya sebep olacaklarını anlattık.

Bir okuyucumuz sosyal medyadaki yorumunda “yukarıya çekilip köprüden sökülen taşlardan yeni bir köprü yapmak mümkün olabilir mi?” diye sordu.

Yani “ana yapıdan ve gruptan ayrılan ya da ayırılan kişiler yeni ekipler kurarak yeni ana yapılar ya da yavru yapılar meydana getirebilir mi?” demek istedi. Cevaplamaya çalışalım.

Ana gruptan ayrılan ve etrafına bir ekip toparlamaya çalışan kişiler iyiniyetli ve ihlâslı iseler asıl yapmaları gereken iş köprüden kopmamak, yani ana yapıya kuvvet vermeye devam etmektir. Zira ayrılmanın bahanesi çoktur, ama mazereti yoktur.

Ayrılanlar zaman içinde yüksek bir sayıya da ulaşsalar, hepsinin ayrılış sebebi ve hikâyesi ayrı olduğundan, yeni bir yapı oluşturmaları çok zordur.

Şöyle ifade edelim: Kemerli köprünün taşları durumundaki kişiler, meselâ on kişiden de ibaret olsalar, o on kişinin her biri en azıdan bir sayılır ve yan yana gelen on tane bir gibidir. Yani dayanışma içindeki o mütesanit on kişi, hakikatte binlerce kişi kuvvetinde ve kıymetindedir.

Oysa ayrı ayrı ayrılanların her biri, tek başlarına dokuz değerinde de olsalar, bir çizgi üstünde omuz omuza gelip birleşmeyecekleri için gerçekte alt alta yazılan birler gibi toplanırlar.

Hak etmedikleri “ferit makamı”na terfi ettirilen (!) bu münferit şahıslar da kendi aralarında bir grup haline gelebilselerdi ve onlar da sağlam bir kemerli köprü oluşturabilselerdi elbette güzel olurdu.

Böylece hem ziyan olmamış, hem de kurtulmak için üstünden geçilecek bir köprü arayan muhtaçlara yeni bir yol açmış olurlardı.

Keşke. Ama zor, hem de çok zor. Genellikle sonuç ziyan ve hüsran.

Bu ziyanı önlemenin yolu yok mudur? 

Var: 

Bize ait bir teori olan ve daha önce de yazdığımız “mıknatıs şahsiyetler teorisi”ni uygulamak. 

Şöyle:

Sosyal organizasyonlardaki kişiler genellikle iki karakterde görünür: Lider fıtratlı mıknatıs şahsiyetler, etraflarına, demir gibi sebatkârlardan oluşan bir ekip toplar.

Ama her mıknatıs, yanlış yönden yakınlaşırsa diğer mıknatısı iter. Sonuç dağılmak ya da bölünmektir.

O mıknatıs şahsiyetleri uygun pozisyona getirerek birbirine kenetleyebilecek olan organizmaya sistem denir.

Sistemi ise ne mıknatıslar, ne de demir şahsiyetler kurar. Sistem kurarak mıknatıs şahsiyetlerin bir arada ve birlikte kalmasını sağlayanlara “âkil adamlar” denir.

Sistem tartışmasının yoğunlaştığı zamanlarda âkil adamlara daha çok ihtiyaç duyulur.

Âkil adamların adresi ise şahs-ı manevî ve meşverettir.

Okunma Sayısı: 2534
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • TalimiRisale-iNur

    28.4.2016 12:47:11

    Ayrılanlar Şahs-ı maneviye güvenmiş olsalardı, zaten ayrılmazlardı. Peki ayrıldılar. Sonra birleşirler mi? Birleşirlerse netice nasıl olur? İşte matematiksel ispatı: Birleşip yükselmek; yükselip birleşmekten iyidir. 1²+2²= 5 (1+2)²=9 1³+2³=9 (1+2)³=27 "Haddinden fazla fevkalade hüsnüzan ve müfritane ali makam vermek yerine, fevkalade sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazımdır" diyor Üstad. "Bâzı ârızalar ile-inkisâr-ı hayal cihetiyle, şükür yerine, me'yusiyetle şekvâ etmeye sebep olur; belki de hizmetten vazgeçer. Onun için, mesleğimizde kanaat, daima şükrü ve metaneti ve sebatı netice verdiği için, İhlâs dairesinde, hizmet noktasında çok hırs ve kanaatsizlik gösterdiğimiz halde, neticelerine ve semeratına karşı kanaatle mükellefiz. Sabredenler, ferit makamına yükselir İnşaallah... Selam ve dua ile

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı