Şarkı sözü değil.
Gerçek sorular bunlar. Sahibini ve muhatabını şöyle tarif edelim: Ankara’da havaalanından şehre girişte sağdaki binalardan birinin üzerinde şu yazı var:
“SEVMEK BU KADAR GÜZELSE KİMBİLİR SEVMEYİ YARATAN NE KADAR GÜZELDİR”
Bu derin felsefî cümle gerçekten çok güzel. Yaratan’ı yaratılandan yani yarattıklarından ötürü sevmemiz gerektiğini ifade ediyor. Sevme duygusunun gerçek muhatabı olan Allah’ı hatırlatıyor. Bu yazıyı okumakla yetinen kişinin zihnini masivadan temizliyor…
Ama bir küçük (!) problem var.
Yazı bir büyük tabelânın üst kısmında ve tabelâda birinin kocaman bir fotoğrafı var. Yani cümlenin boşluğunu dolduran ve “kimi” ve “seni …” kısmını tamamlayan bir fotoğraf.
O fotoğraf son yıllarda Türkiye’deki boş alanların, kamu binalarının ve benzeri yerlerin çoğunun duvarında da var. Rötuşlanmış, parlatılmış, PR.latılmış, benzetilmiş…
Anladınız siz onu!
Devletin parasının ve binasının bir parti lideri olan bir siyasetçi için reklâm alanı olarak kullanılmasına itirazımız var ve olmalı.
“Biz hizmetlerin reklâmını yapıyoruz” diyerek milleti ve bizi kandırmaya çalışacak olana da “hadi oradan, devlet şirket midir ki reklâm yapsın, hem de tek adamın fotoğrafıyla” demek gerekli!
Ama asıl yukarıdaki cümleye itirazımız olmalı.
Zira bir ülkede cumhurbaşkanını tanıtmanın ve sevdirmenin de bir adabı var ve olmalı.
Bir tarikat şeyhine söylenecek sözlerle siyasetçi sevdirmeye kalkmak dini siyasete alet etmek değilse ne oluyor?
Zaten o yazıyı oraya yazan, kimin göreceğini de kimin bileceğini de ve hatta ne diyeceğini de çok iyi biliyor: “Afferim evlâdım. Sev beni, seveyim seni.”
Korku imparatorluğunda bu cümlenin muhtemel tersten okunuşu da şu: “Sevmezsen beni sevmem ve hatta döverim seni!”
Kamusal alanları ve binaları siyasetçilere veya fotoğraflarına tahsis etme konusunu düzenleyip denetlemesi gereken Yüksek Seçim Kurulu’nu göreve dâvet ediyoruz. Bir yazı ile tüm seçim kurullarını uyarmalı.
Çoğu devlet memuru olan insanların ellerindeki resmî yetkiyi ve imkânı da suiistimal ederek olur olmaz yerlere Erdoğan fotoğrafını koymasının bir sonucu daha var:
Erdoğan’ın siyasetini sevmeyenler onun fotoğrafına alternatif ve onunkinden daha dokunulmaz bir fotoğraf arıyorlar. Buldukları ve kullandıkları fotoğraf da, pek yanlış olarak, “Mustafa Kemal” fotoğrafı ya da imzası oluyor.
Bu yüzden, uzun süreceği anlaşılan bu dördüncü devrenin günahlarının vebali, bu “fotoğraf meraklıları”nın tümünün üzerinde.
Bizden hatırlatması.