"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kim iktidar, kim muktedir?

Ahmet BATTAL
02 Şubat 2017, Perşembe
Geçen gün, Beştepe’deki Kongre Merkezinde yapılan Şehircilik Şûrâsı’nda, bir konuşmacı, ilgili bakanların gözlerinin içine baka baka, şehirleşme politikası ve imar uygulamaları ile ilgili olarak hayli cesur bir eleştiri yaptı.

Şöyle söyledi:

“İstanbul Boğazı’nı felç ettiler. O güzelim boğazda 5, 6, 7 kat binalar. Bunlar öngörünümde. Niye? Kararlı bir duruş sergilenmediği için bunlar oluyor. Bununla ilgili çok ciddî bir Boğaz Yasası’nın yeniden ele alınması, çıkartılması lâzım. Çevre Şehircilik Bakanlığı’mızın kararlı bir adım atması gerekiyor, hükümetimizin kararlı bir adım atması gerekiyor. İnşaatların boğazda yapılmasından da yanayım. Bu çirkin yapılaşmanın yıkılıp onların yerine inşaat yapılsın, ama bunun bir anayasası olsun. Bunu kurduğunuz zaman mesele tamamlanır. Bu adımı atmamız lâzım. Boğazın o doğal güzelliğine aldığımız karar ve yasalarla inşallah bir farklılık getirelim.”

Bu cümlelerde teklif de var, ama asıl bir eleştiri var. Eleştiri önceki iktidarlara da uzanıyor. Ama bilhassa son on beş senelik AKP iktidarına yöneldiği açık.

Biz, bu cesaretinden ve yapıcı muhalefetinden dolayı bu konuşmacıyı tebrik etmek istedik.

Hatta “acaba bu millet bu zatı başkan ya da başbakan mı yapsa” diye de düşündük.

Ama kafamızı kaldırıp ekrana bakınca şaşırdık!

Meğer konuşan, on beş yıldan bu yana iktidarın başı olan ve daha da ilginci ondan önce de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş olan Recep Tayyip Erdoğan’mış!

On beş senedir, başka konularda değilse bile en azından imar konularında yetkililere yön vermek ve yetkilileri seçmek konusunda tek belirleyici, hiç şüphesiz Erdoğan’dır ve en bilgili ve tecrübeli olduğu husus belediyeciliktir. Üstelik on beş senedir TBMM de emrindedir.

Nasıl olur da bu makamdaki bir devlet adamı böyle bir eleştiri cümlesine “Başaramadık, Allah beni ve arkadaşlarımı affetsin, bari bundan sonra böyle yapmayalım” diye başlamaz! Şaşırdık.

Onu tek adam yapmak isteyenlerin gazetelerine ve televizyonlarına ise hiç şaşırmıyoruz. Zira onlar bu haberi “çelişki” ya da “itiraf” diye değil de “dikkat çeken açıklamalar” gibi suya sabuna dokunmayan saçma bir başlıkla veriyorlar.

***

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı yapılan Faruk Çelik de aynı günlerde şöyle söylemiş:

“Cumhuriyet başımızın tacı. ‘Efendim bu gidişat tek adam gidişatı.’ Yani ‘tek adam rejimine doğru mu gidiyoruz’ diye size soruyorlar. Biz öyle demiyoruz. Biz diyoruz ki ‘tek adam’ filan değil kardeşim. Şunu deseniz kabul. Tek kaptan sistemine mi doğru gidiyor? Tek kaptan sistemine doğru. Tek kaptan sistemi son derece önemli. Hatırlayın, ne diyor Sayın Cumhurbaşkanımız. Tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan. Tek kaptan. Bunun doğru olduğuna inanıyoruz.”

Sistem değişikliği savunmasındaki son cümleye dikkat.

Devlet, vatan, bayrak ve millet gibi “tekliği değişmez” tekler ile, “başkan” gibi kimliği seçimden seçime değişebilecek tek’i birleştirerek ve aynılaştırarak yapılan bir garip savunma.

Sayın bakan bu masum görünen vahim açıklamasıyla ya bindiği dalı kesiyor, ya da birilerinin niyetini deşifre ediyor!

***

İstanbul Aydın Üniversitesi’nin basın açıklamasına göre, üniversitenin Anayasa Hukuku hocalarından olan ve “Başkanlık Hükümeti Sistemi ve Bu Sistemin Türkiye Açısından Uygulanabilirliği” adlı bir kitabı da bulunan Prof. Dr. Atilla Özer “parlamenter sistemi tamamen terk etmeyelim” demiş.

Konuşması şöyle:

“Bizim bu 150 yılı aşkın parlamenter sistem tecrübemizi değerlendirmemiz gerekir. Parlamenter sistemi tamamen terk etmeyi, parlamentoyu tamamen işlevsiz bir hale getirmeyi doğru bulmuyorum. Ancak getirilen bu sistemle dünya genelinde bir ilki başarabiliriz. Şöyle ki; başkanlık sistemini ABD’den başka hakkıyla ve demokratik usûllerle yürütebilmiş bir devlet yok.

“Başkanlık sistemiyle yönetilen diğer hemen bütün ülkelerde süreçler maalesef antidemokratik bir çizgiye kaymış durumda. Bu alanda ABD’den sonra bu işi başaran ikinci ülke olmak da Türkiye’nin elinde. Dolayısıyla yeni sistemin başarısı da biraz bize bağlı”.

Özeti bizce şu: Yeni sistemle, başımıza, belâ nevinden bir iş almış olacağız!

Okunma Sayısı: 2764
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • timur

    2.2.2017 10:54:46

    ah İstanbul ah İstanbul İstanbul olalı böyle zulüm görmedi.imar ve inşaat rantları şehri ne hale getirdi.bizler farkında olmadan kuleler bir gecede dikili verdi boğaza.! rejimlerde ve sistemlerde devre koruma sigortaları olur.mazallah eger sigorta olmaz ise halimiz nice olur. kaleminize sağlık sayın battal.

  • Necati

    2.2.2017 08:13:12

    Ne bela nevinden bir işi hocam tam bir başbelası. Bir geldimi atsan atılmaz satsan satılmaz. Allah korusun gelirse bu sistemden kurtulmak çok zor olacak. Bunca yıllar İstanbulu bu hale getirenlerinin en küçük bir özrü ve pişmanlığı yokken .....

  • Kaan

    2.2.2017 02:30:55

    Tebrik ederim sayın Battal. Çok güzel bir yazı olmuş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı