"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Koalisyonun büyük ortağı kim?

Ahmet BATTAL
22 Şubat 2018, Perşembe
Önce T24’ün geçen günlerden bir haberi: “MAK Danışmanlık firmasının verilerine göre, AKP’de, özellikle iş adamı ve iyi eğitimliler olmak üzere, tepkili, ama sessiz bir kesim bulunuyor; tabanda ‘tek adamlık’ ve ‘koalisyon’a hoş bakılmıyor. Ayrıca ankette, böyle düşünen AKP’lilerin, ‘Referandumda en önemli vaat, artık koalisyon olmayacaktı’ dediği ve MHP ile ittifakı koalisyon olarak yorumladığı belirtildi.

“AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında dünkü görüşmeyle ittifakın çatısı oluşturulurken, anketlerden ‘sahada sessizlik var’ sonuçları geliyor. AKP seçmeni içinde ise ‘tepkili, ama sessiz’ kesimler bulunduğu değerlendirmeleri yapılıyor.

 ***

Bu habere göre koalisyon AKP’lileri memnun etmiyor.

Sebebi ise bizce belli: Koalisyonun büyük ortağı MHP. Ve AKP de hızla MHP’lileşiyor. 

Bu iddianın ispata ihtiyacı var diyenler olabilir. 

İşte delili: AKP’nin kuruluşunda yazılı belgelere geçirilmiş olan parti politikaları ile MHP’nin eskiden beri ve bugün geçerli temel politikalarını mukayese ettiğimizde çok net biçimde görürüz ki bugün MHP politikaları iktidardadır. 

Sayalım: 1. Güneydoğu ya da Kürt meselesinin isimlendirilmesinden tutun da kavranmasına ve çözülmesine kadar bütün yönleriyle bu konuda demokrasi rafa kalkmış durumda. Devletin elinde sadece silâh ve cezaevi anahtarı var ve bilinen tek çözüm (!) de bu.

2. Buna bağlı olarak sınır komşularımızla ilişkilerimiz de sadece terör korkusuyla malûl bir milliyetçiliğe endeksli bir politikaya dönüşmüş durumda. 

O kadar ki bazı yetkililer, “Gerekirse sınırımızın dışında bir Kürt devletinin kurulması ihtimalini de düşünmemiz lâzım” mealindeki sözleri sebebiyle Özal’ı bile mezarından çıkarıp asmaya niyetlenecek kadar milliyetçi!

3. Buna bağlı olarak İslâm dünyasıyla ve Türk dünyasıyla ilişkilerimizde, meşveret, eşit ortaklık ve kardeşlik esasıyla değil, ancak ve ancak liderlik şartıyla temas kurma heveslisi bir dış politika yaklaşımı geçerli. Tam bir MHP bakışı. 

4. Yine buna bağlı olarak AB üyelik sürecinde yıllardır ipe un seren bir yaklaşım ile karşı karşıyayız ki bu da “MHP iktidarda” demektir. (Gerçi bu konuda AKP’nin “İslâmcı” çelik çekirdeği ile halihazır ortağı MHP arasında zaten bir fark yoktu. “AKP aslına rücu etti” de denilebilir.). 

5. Buna bağlı olarak da AB kaynaklı demok- ratikleşme taleplerine burun kıvırmak yönünden MHP politikaları iktidarda. (Zaten bu konuda da AKP’nin çekirdeği ile MHP aynıydı. 2004’te “AB’ye gireceğiz” diyerekten gündüz vakti Kızılay’da havai fişek patlatarak sevinen AKP, bir görüntüden ve hatta belki de bir yanılsamadan ibaretti.) 

6. Dinler arası diyalog, Batıyla ve Hıristiyanlarla ilişkiler gibi konularda ve daha da önemlisi medeniyetler ittifakı projesinde hükümetin ve ona bağlı Diyanet’in yüz seksen derecelik dönüşleri bini geçmiştir. AKP bu konuda da çelik çekirdeğinde sakladığı öze döndü. 

Zaten, Hazreti İsa’nın ahir zamanda ümmetini toparlayıp İslâmlaştırmak üzere yeniden dünyaya geleceğine inanmayan siyasetçilerden demokratlıkta ve AB ile “samimî ve çift tarafa faydalı” ortaklık hususunda başka ne beklenebilir ki. 

7. Son değişim de şu: İdeolojiden uzak anayasa isteyen AKP’den, demokratik anayasa projesini rafa kaldıran AKP’ye geldik. Zaten MHP de anayasadaki tek ideoloji olan “Atatürk milliyetçiliği” ile ilgili olarak tabu koymuş ve “bize dokunmadıktan sonra dilediğinizi yapın” demişti. 

Şunu da söyleyelim ki mazeret kalmasın:

Saydığımız olumsuz değişikliklerin hiç- biri bir mecburiyetten kaynaklanmıyor. Bunları şartlar gerektirmiyor. Zaten 2002’den bu yana şartlar değişmedi. Sadece MHP politikalarıyla kuşatılmış hamaset havası basan pompacı basın tarafından “değişmiş” gösteriliyor. 

Şimdi… Bu delillere rağmen baştaki iddialarımızı reddedecek olanlar varsa, bir zahmet ses versinler. Korkmasınlar, arşiv çalışması istemeyeceğiz. Onlara sadece hafıza açıcı bir tirbuşon tavsiye edeceğiz. 

Okunma Sayısı: 4403
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah TUNÇ

    22.2.2018 11:46:47

    Aslında iki partininde kökeni birdir. ikisinin de temeli millet partisi çizgisidir.Esasta aynı, detay de ufak tefek ayrılıkları var.Şimdi tam bütünleştiler.Artık detayların da bir kıymeti harbiyesi kalmadı.Bunlar millet üzerinde siyaset yapar. Irk üzerinde yapılan siyasetin memlekete hayır getirmediği, tecrübelerle sabit ve tarihi bir gerçektir. Memleketin birlik ve berberliği,huzur ve sükunu için de ırki siyasetler geçer akçe değildir.Irk olayı sosyolojik bir gerçek olmakla beraber, ırkçılık ise,birlik ve beraberliği bozan,emniyet ve asayişi ihlal eden en büyük tehlike olduğu hadiseler ispat ediyor.Yarım asra yakındır bu ırkçılık belasiyle uğraşmıyor muyuz? Maddi ve manevi zararların da ise haddi hesabı yok. Çare;hak hukuk,adalet, hürriyet,hür düşünce, demokratlık,eşitlik gibi insanları birbirine perçinleyen kavram ve haikatlardır. Kollektif akıl ve ortak düşüncedir Memleketleri kalkındıran da işte bu hür düşünce ve farklı bakış açılarıdır vesselam...

  • Gündüz Alp-3

    22.2.2018 10:06:06

    Bugünkü "cumhur ittifakı"nın kanaatimce bir kaç mühim sebebi vardır. Birincisi ve en önemli sebebi, tek adamlık rejiminin önündeki engelleri bertaraf etmek. İkincisi, siyasal İslamcı iktidarın devamını mümkün kılmak. Üçüncüsü, 2019 seçimini ve iktidarı kaybetme riskini ortadan kaldırmak. Dördüncüsü, kendine adeta biat etmiş olan muhalefeti baraj altında kalmaktan kurtararak mecliste her konuda kendine biat etmiş, koşulsuz destek verecek bir grup oluşturmak. Beşincisi, tek adam tek parti sisteminin tam anlamıyla çalışmasını temin edecek muhalefetsiz bir meclis teşkil etmek. Yâni kısaca, kendine ayak bağı olacak bir meclisi ve muhalefeti bulunmayan, tekçi bir sistemin tesisi ve devamı içindir bunca gayret. Meselâ, cumhur ittifakında; cumhur için adalet, hürriyet, müsavat/hukuk önünde eşitlik, hukukun üstünlüğü, demokrasi, millet hakimiyeti, insan hakları gibi konular var mıdır?

  • Gündüz Alp-2

    22.2.2018 09:45:51

    Keşke bu ittifak ve koalisyon, ülkede tam anlamıyla hürriyetçi demokrasinin tesisi için kurulmuş olsaydı. Mesele budur. Kurulan şu cumhur ittifakında cumhurun kendi olmadığı gibi bir menfaati de bulunmamaktadır. Kaldı ki bu ittifak ne iktidar yanlılarını ne de muhalif olmayan muhalefet(!) yanlılarını memnun etmemekte hatta ciddi anlamda şüpheye sevk etmektedir. Yedi madde halinde özetlediğiniz konuların çözümü için ille de bir ittifak ve koalisyona ihtiyaç yoktur. 16 yıldır tek başına iktidarda bulunanlar, eğer irade ve gayret sahibi olabilselerdi, (zaten halkın da desteği bulunan) bu meseleleri rahatlıkla halledebilirlerdi. Fakat onlar şu meseleleri sürüncemede bıraktılar taa ki, güç, iktidar ve saltanatları devam etsin. Bugünkü ittifak ve koalisyonun bir anlamı da (şahsi kanatimce) budur. Yoksa koalisyonun onlarca kötülüğünden bahsedip sonra koalisyon yahut ittifak kurmanın mânâsı nedir?

  • Gündüz Alp

    22.2.2018 09:30:01

    Sayın Battal, her ne kadar adına "cumhur ittifakı" deseler de içinde cumhurun bulunmadığı, cumhura rağmen cumhur adına fakat kendi ikbal, istikbal ve iktidarları için kurulduğu aşikar bir ittifak-koalisyon olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü 15 Haziran'da iktidarını kaybeden iktidar, koalisyonların nice kötülüğünden bahisle milleti koalisyondan uzak durmaları için uyarmış, tek parti iktidarını övmüş, hatta o gün için bir koalisyonun kurulmasına bile izin verilmemişti. Ardından bombalar da patlayınca, millet mecburen Kasım seçiminde "kahır oylarıyla" iktidara tekrar iş başı yaptırmıştı. Milleti kendilerine mecbur, kendilerini de iktidara mahkum gören siyasal İslamcı kadrolar; artık iktidarda kalmanın yolunu ittifak ve koalisyondan geçtiğini görmüş olmalılar ki, "ayakları altına aldıkları milliyetçi" ideoloji ile ittifak ve koalisyon kurmakta hiç beis görmüyorlar.İttifak ve koalisyona elbette karşı değiliz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı