"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Köprü Dergisine ulaştınız mı?

Ahmet BATTAL
10 Ocak 2017, Salı
Köprü Dergisinin güncele dair son sayısı satışa sunuldu: Başkanlık ve Adem-i Merkeziyet.

Tavsiyemizi tekrar edelim: Dergiden bol miktarda edinin. Bilhassa yerelde ve Ankara’da bürokratlara, siyasetçilere, televizyonculara, gazetecilere, akademisyenlere, entelektüellere... dağıtın ve okutun. 

Bizim de bir yazımız var. Başlığı “Yönetim Modelleri ve Yeni Model Kurmakta Usul Meseleleri”.

Giriş kısmını geçen yazımızda paylaşmıştık. Bu sefer sonuç kısmını aşağıda paylaşıyoruz:

***

1. Bediüzzaman devlet sistemleri içinde demokratik cumhuriyeti -hem de 1890’dan itibaren- İslam’ın naslarına dayanan sağlam gerekçelerle açıkça tercih ve teklif etmektedir. Kuvvetler ayrılığı ve muhalefetin meşruiyeti gibi ilkesel vasıtalarla elde edilecek hukuk devleti ve adaletli rejim devletin olmazsa olmazlarıdır. 

2. Bu ilkelere uymak kaydıyla hangi hükümet sisteminin tercih edileceği hususu Bediüzzaman’ın konuya bakışı açısından tali bir sorundur. 

Gerçekten Risale-i Nur Külliyatında yer alan bazı ifadeler başkanlık sisteminin lehinde yorumlanabileceği gibi aksine parlamenter demokratik sistemin lehine de gösterilebilir. Bediüzzaman’ın takipçilerinin, kısmen konjonktürden de etkilenerek ve bazen sübjektif etkenlerin de tesiriyle iki tercihten birine yöneldiği ve Risalelerdeki bu cümleleri kendi tezleri lehine yorumladıkları görülmektedir. 

3. Hükümet sistemi tartışmalarında; koalisyon ihtimalini ortadan kaldıran ve “güçlü hükümet”e kapı açan başkanlık sistemi kadar, “temsilde adalet-yönetimde istikrar” dengesine dikkat eden parlamenter demokrasi de savunulabilir. Ya da halk tarafından seçilip icranın başı olarak yetkilendirilmiş ve meclise karşı sorumlu kılınmış cumhurbaşkanı veya devlet başkanından oluşan başkanlık sistemi kadar meclis veya halk tarafından seçilmiş “tarafsız bir hakem/ divan başkanı cumhurbaşkanı”ndan ve halk tarafından seçilmiş “kendi parti programına taraf başbakan”dan oluşan ikili yürütme organı yapısına sahip parlamenter demokrasi de uygun görülebilir. 

4. Ancak hangisi tercih edilirse edilsin, sistemin, “her şeye yetkili ve her konuda sorumsuz tek adam” rejimine dönüşmesini engellemek en önemli ihtiyaçtır. Zira “kimseye hesap vermeyen” tek adam, -ne kadar dirayetli ve karizmatik olursa olsun- kolay etkilenebilir, çabuk yönlendirilebilir ve hatta kandırılabilir. Daha da kötüsü zaaflarının da etkisi ile dış güçlerce maşa yapılarak millete ihanet ettirilebilir. 

5. Yöneticinin tek adamlık riskini engelleme görevi Meclis’tedir. Kabine kuran cumhurbaşkanı da kabine kuran başbakan da halktan ne kadar yüksek oy alarak seçilmiş olursa olsun, yine halktan güç ve yetki alan Meclis karşısında zayıf olmalıdır. Bediüzzaman’ın zımnî ifadesiyle, satranç zalim bir oyundur. Zira satrançta her şey ve herkes şah için feda edilir. Kişilere hizmet eden sistemler satranç gibidir, zalimdir. Kişiler kendilerini milletin fedakârı ve temsilcisi gibi görüp gösterseler de durum değişmez. 

6. Krallıklarda sarayların en zayıf adamı krallardır. Herkes onun için feda ediliyor gibi görünür ama onun yakınındaki herkes şunu bilir ve şunu söyler: “Kral öldü, yaşasın yeni kral”. Yani saraylarda krallar hep ölür ve yeni gelen krallar da hep ölür ama krallardan geçinen saray ahalisi milletin sırtından hep ihya olur.  

Adil ve hakkaniyetli rejimlerde ise devletin en tepesindeki adam da milletin hizmetkârıdır. Devletin küçük büyük bütün memurları koyunlardır. Millet koyunların sahibidir. Seçilmiş siyasetçiler ise o koyunların çobanlarıdır. Ya da devletin bürokratı milletin atıdır. Milletin atının seyisi siyasetçidir. Hem atın ve ahırın sahibi hem de seyisin amiri millettir. 

7. Bediüzzaman’ın tabiriyle, “bir millet cehaletle hukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder”.

Diğer ifadeyle seçip görevlendirdiğini denetlemek seçenin en önemli hakkıdır. Bu hakkını bilemeyen veya kullanamayan milletlerin görevlendirdiği yöneticiler, iyi niyetli de olsalar, müstebit yönetimler kurmaya yatkın olurlar. 

8. Bütün bu sebeplerle, netice olarak, yöneticilerin kendisini seçenlerce denetlenemediği devlet sistemleri gerçekte sistem değildirler. Bu tür devletlerde yozlaşma ve bozulma kaçınılmazdır. İktidarın kişisel karizma üzerine kurulduğu sistemler ise aslında sistemsizlik ve düzensizlik doğururlar. Ülkemizdeki başkanlık sistemi tartışmalarını da buna göre değerlendirmek gerekir. 

***

Ayrıntılar için lütfen Köprü’ye ulaşınız. 

Okunma Sayısı: 2904
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Alpaslan Atik

    10.1.2017 23:19:29

    Allah razı olsun. Üstada ve risale-i Nur'un anlaşılmasına vesile oluyorsunuz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı