Önceki gün seçim yaptık. “Seçmek” insanı insan yapan en önemli davranışlardan biri. Seçme işinde başkalarının tercihine saygı duyabilmek ise insanın gerçekten insan olduğunu göstermesi açısından önemli.
Maalesef bu seçimde de kendi tercihini bildirmekle yetinmeyip başkalarının tercihine “sataşanlar” vardı ve bunlar hayli çoklardı.
Mesela “iktidar partisine verilmeyen oylar şer cephesine verilmiş sayılır” diyenler vardı. Oysa bu, “iktidar partisi hayırdır, diğerleri şerdir” demek. Ya da bu, “ben hayırdan yanayım siz ise şerdesiniz” demek.
Mesela “küçük partilere verilen oylar israf/ziyan olmuş olur” diyenler vardı.
Ama partiler için tek bir seçimin sonucu değil sürecin nereden gelip nereye gittiği önemlidir.
Bu yönden partileri birkaç gruba ayırabiliriz.
Siyasette bazı partiler vardır ki her seçimde varlardır ve oyları seçimden seçime pek değişmez. Kitle partisi olamazlar, tek başına iktidara gelemezler. İktidar ortağı olmayı umabilirler, ama asıl meseleleri de bu değildir. (Ama unutmamak lâzım ki, muhalefet de iyidir ve gereklidir. Hele istikrarlı fikirlerle yapılırsa.)
Yine siyasette bazı partiler vardır ki, oyları hep düşüktür. Mesela kişiye endeksli küçük partiler böyledir. Varlıkları yoklukları kitlelerce fark edilmez.
Yine bazı “ara dönem ürünü” partiler vardır ki, sisteme girişte oyları yüksektir, ama sonra düşmeye başlar ve bir daha yükselmez. Sönüp giderler. Bunlar gerçekte parti de değildir. 12 Eylül ürünü eski ANAP bu türün en iyi örneğiydi. 28 Şubat ürünü AKP’nin de bu türe örnek olacağı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
Ama başka bazı partiler vardır ki oyları bazen düşer, bazen de yükselir. Bunlar aslında kitle partisidir, ama kitleleri etrafına toplayabilmek becerisinden mahrum kaldıkları ya da bırakıldıkları zaman küçülürler, çekirdeklerine dönerler. Vakti ve mevsimi gelince yeniden büyürler, ete kemiğe bürünürler.
Seçim sonuçları gösteriyor ki, yakında bazı küçük partiler büyümeye başlayacaklar. Zira hormonlu büyük parti AKP küçülmeye başladı. Kaçan oylar ise, baraj sebebiyle şimdilik diğer baraj üstü partilere gidiyor. Ama bu kalıcı bir gidiş değil.
Umalım, dileyelim ve gayret edelim ki “demokrat olan” büyüsün. Zira ülkenin de İslam dünyasının da Demokratlar’a ihtiyacı var.