"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küçülenler ve büyüyecek olanlar (2)

Ahmet BATTAL
11 Haziran 2015, Perşembe
Son yazımızı şu cümlelerle bitirdik:

“Seçim sonuçları gösteriyor ki yakında bazı küçük partiler büyümeye başlayacaklar. Zira hormonlu büyük parti AKP küçülmeye başladı. Kaçan oylar ise baraj sebebiyle şimdilik diğer baraj üstü partilere gidiyor. Ama bu kalıcı bir gidiş değil.

“Umalım, dileyelim ve gayret edelim ki ‘demokrat olan’ büyüsün. Zira ülkenin de İslâm dünyasının da Demokratlar’a ihtiyacı var.”

Sosyal medyada yazımızla ilgili yorumlarda bazı hususlar öne çıkıyor. Değerlendirelim:

Soru:

Bir partinin % 40 oya rağmen tek başına iktidar olamaması garip bir durum değil mi?

Cevabımız:

“Evet öyle” diyebiliriz. Ama sorumlusu kim? Yine AKP.

Zira AKP 13 yıllık iktidarında demokratikleşme adımlarını atmadı. Anayasa değil kanun değişikliği ile halledilebilecek meseleleri bile halletmedi. Gece yarısı torbaları ile adeta hırsızlık yaparcasına Meclisten çok konuda kanun geçirdi, ama seçim sistemini değiştirmekte gönüllü olmadı. Zira özünde “demokrat” değildi.

Hem, AKP değil miydi, on üç yıl önce, yine bu seçim sistemiyle, oyuna oranla hak etmediği ölçüde yüksek sayıda milletvekili alan! Hep denir; “seçim kanunları bumerangdır, bir gün döner atanı vurur”.

Soru:

“İlle de Demokratlar…” diyerek hayal görüyorsunuz ve/veya hayal gösteriyorsunuz. Öyle bir halk hareketi var mı? Nerede?

Cevap için önce Türkiye’de parti olarak “görünen” siyasî akımlara bakalım:

“Halka Rağmen Halkçı”lar yani jakoben devrimci akımın partisi var mı. Evet var.

Milliyetçilik akımının partisi var mı? Evet, hem de iki zıt kutuptaki iki-üç parti ile var.

İslâm“cı”lar var mı? Evet var. Hem de küçük versiyonu Saadet ve “büyük görünen küçük versiyonu AKP” ile.

Peki Demokratlar var mı? Oy pusulasında varlar. Hem küçük bir grubun partisi olan “sosyal demokratlar” var. Hem küçük bir başka grubun partisi olarak “liberal demokratlar” var. Hem de eskiden büyük iken şimdi küçülmüş olan “gerçek demokratlar” varlar.

İşte bu gerçek Demokratların, “karizma sahibi” yani tanınmış adamları yok.

Zira olanların bir kısmı safdışı edildi. 

Diğer bir kısmı evinden uçuruldu, transfer edildi. Bu günlerde kendilerine yeni yuvalar aradıklarını duyuyoruz.

Bir kısmının cilâsı kirletildi, gözden düşürüldü, etkileri kırıldı. 

Bir kısmı da yerlerinde duruyorlar, ama üzerlerine projektör ışığı tutan yok. Görünmüyorlar. Tabiri caizse “bayrak asılı, ama görünmek için rüzgâr bekliyor”.

İşte bizim girişteki iki cümle ile kastımız; bu tabloyu doğru okumak ve gidişata yön vermek için Demokratlar ve Demokratlık lehine aktif olmak gerektiğini hatırlatmaktı.

Akla gelen soru: AKP bu dediğiniz Demokratların partisi değil mi?

El cevap: Siyaset bahçesinde partiler daldan kök atmaz! (Ayrıntılar gelecek yazıya…).

Okunma Sayısı: 2106
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • bilal okutan

    11.6.2015 10:28:21

    selam ve saygılar bu analiz çok doğru gerilim fanatizmin sonucu teşhisler doğru bazı illerde alınan 70 80 90 gibi oylar demokrasisi gelişen ülkelerde olmaz akp vebdp demokrat olamadı dediğiniz gibi merkezde bir parti olmalıkı sağduyu ve denge olsun böyle yüksek baraj olan dünyada başka bir ülke varmi adalet önce milli radeye saygı ile başkar

  • Hasan KOÇ

    11.6.2015 09:24:11

    "Bu konularda hakkıyla eleştiri yapmayanların, son bir yıldan bu yana yolsuzluk üzerinden hükümete eleştiri yöneltmesi gariptir. Garipliğin sebebi şudur: Hiçbir hükümet “yolsuzluk yapacağım” diye yola çıkmadı ve çıkmaz. Yolsuzluk ne kadar genelleşse ve kurumsallaşmış gibi de görünse neticede bir “sapma”dır. Dolayısıyla bu suçun suçlusu kim ise sorumlusu odur. “Bir kurum olarak” hükümet ve onu kuran parti bir kriminal eylem olan yolsuzluktan sorumlu değildir ve olmamalıdır. "23 Aralık 2014 Ahmet Battal. Sayın Ahmet hocam hükümet yolsuzluktan sorumlu değildir demiştiniz. hala bir tavzih yazısı yazmadınız Şimdi de ak parti neden tek başına iktidar olamadığı diye soruyorsunuz. ey büyük sebeblerden biriside sizin hükümeti sorumlu kılmadığınız yolsuzluk meselesi değil mi?

  • Murat ERCAN

    11.6.2015 03:02:58

    Yazı serilerinizden istifade ediyorum. Devamını da merakla bekliyorum.

  • Aşkın Doğan

    11.6.2015 00:39:21

    Akp hükümeti 1876-1908 yılları arasında Abdulhamit'in yaptığı gibi sosyal(içtimai) hadiselerin bir kanunları,değişimi,teceddüdü vb. olduğunu idrak edemedi.Yani günümüz tabiriye bilimsel olamadı.Yalnız tabiat emirle işlediği için su incimat(donunca) edince demiri parçalarmış.Demokratlığın son müceddit Bediüzzamanın Kuran'dan ve asr-ı sadetten istihraç yaparak günümüz siyasetine uygunluğu ispat edilmiştir.Yani suyun donunca hacminin artacağı(ki bu yalnız suya husisidir) nasıl adedullahla belirlenmişse,hürrriyeçi(liberal)demokratlık kainat yaratıcısının kanun koymasıyladır.Bu yüzden bazı partiler bu seçimde istibdat sarayının(çadırının) üstüne düştüler perde yırtıldı.Hayret ki ne hayret...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı