"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’dan adalete ilâç bulmak

Ahmet BATTAL
23 Temmuz 2016, Cumartesi
Toptancı olmamak, kurunun yanında yaşı da yakmamak, her zaman lâzım, ama bugünlerde daha da lâzım.

Adaletin belki de en önemli ve kritik sorularından biri, herhangi bir gerekçeyle bir masumun hakkının feda edilip edilemeyeceği sorusudur.

Darbe teşebbüsünde bulunanlar ve onların azmettiricileri ile teşvik ve tahrik ettiricileri yargılanacaklar. Bu yargılamada da adalet herşeyden önemli.

Sonunda adil hüküm verilmesi kaydıyla, gözaltı, tutuklama gibi tedbirlerin, olağan dönemlere nazaran daha fazla başvurulan tedbirler olması bir dereceye kadar normal.

Ama burada da yine aynı prensip geçerli olmalı.

Bediüzzaman da bu riske şöyle dikkat çekiyor:

“Bir menfaat-i umumî perdesi altında şahsî garazlar bir cani yüzünden bir kasabayı harap etti.”

Yani şahsî garaz sahipleri bazen ortaya bir kamu yararı gerekçesi ile çıkabilirler. Ya da kamu yararı mülâhazasıyla yapılan bazı adlî tasarruflara şahsî garazlar karışabilir. Böylece bir caninin cinayeti yüzünden akrabası ve kasabası perişan olur.

Devamında şöyle diyor: “İşte beşeriyet siyasetlerinin bu gaddar kanun-u esasisine karşı Arş-ı A’zamdan gelen Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’daki bu gelen kanun-u esasîyi buldum. O kanunu da şu âyet ifade ediyor: Ve lâ teziru vaziratün vizra uhra. Yani bu âyet bu esası ders veriyor ki bir adamın cinayetiyle başkaları mes’ul olamaz.”

Bu cümledeki “buldum” kelimesine dikkatinizi çekmek isteriz.

Kamu yararı ve kamu güvenliği gibi kavramlar ve hedefler kötüye kullanılarak işlenen toptancılık zulümlerine karşı doğru adalet anlayışını Kur’ân’dan “bulmak” ne demek?

Her halde sebebi şu: Bu ayetin genellikle bilinen meali, sadece günah yüklenmeyi ifade ediyor ve “ahirette hiçbir günahkâra başkasının günahı yüklenmeyecek” mealinde.

Oysa günah çoğu zaman suçu da ifade eder ve suç ise bu dünyada cezalandırmayla ilgilidir.

Yani bu âyetin ahiretteki ince hesap gününe ait olup zalimi korkutan ve mazlûmu rahatlatan manasından başka, bir de dünyevî adalet için de geçerli bir yönü var.

İşte “ve lâ teziru” âyetinin dünyaya ve bilhassa asrımıza bakan bu yönünü Bediüzzaman –tabiri caizse- “bulmuş”.

Atıf yaptığı ya da tefsir ettiği âyetlere genellikle meal vermeyen Bediüzzaman işte bu yüzden bu âyeti zikrettiği yerlerde genellikle mealini de veriyor ve özetle diyor ki: SUÇ VE CEZA ŞAHSÎDİR.

Okunma Sayısı: 2344
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı