"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kurşunlu benzin yeniden piyasada!

Ahmet BATTAL
20 Haziran 2017, Salı
12 Eylül döneminde ve sonrasında yaygınlaşmıştı kurşunlu benzin. Önce taraflar birbirini kurşunla doldurdu. Ardından devletlûler onların kulaklarını.

Siyaset bu benzinle yürüyordu. “O bana kurşun attı, yok o bana kurşun attı” derken devlet ikisini birden kurşun manyağı yapmış ve masum suçlu ayırt etmeden cezaevlerine istifleyip kapıları mıhlamıştı. 

12 Eylülün başlattığı kan davası en az 15-20 yıl sürmüştü. Mağduriyetler ancak yıllar sonra ve ancak kısmen giderilebilmişti. 

Uzun süre sonra, 2008 sonrasında, Ergenekon davaları sürecinde de benzer bir kurşunlu benzin pompalaması yapılmıştı pompacı basından piyasaya ve siyasete. Hatta onlardan bazıları vekil bile oldular Meclise (millete değil!)

O dönemde, orda burda bulunan kurşunlar, mermiler, silahlar, borular(!) vs. üzerinden müthiş bir korkutulma ve kamplaştırma yapılmıştı.

O zamanlar, devletten (daha doğrusu hükümetten) beslenen hakim basının tabancasıyla pompalanıyordu piyasaya kurşunlu benzin.

Davalar sulanmıştı. Suların dalgalanması gibi değildi masumların damgalanması. 

Siyasetçiler ise kurşun döktürüyordu kendi benzinine. 

Adliye eliyle ama haksız yere kurşunlananlar isyan ediyordu. Fakat duyan pek olmuyordu. Duyup “burada zulüm var” diyenin tepesine de, zaten, o aynı basın, basıyordu “Ergenekoncu” mührünü. Hem de kurşundan mühür döküyordu “zulüm var” diyenlerin dillerine.

İş o kadar ilerle(til)mişti ki, arabasını algısı vergisi verilip alınmış benzinle yürüten halk nezdinde AKP muhalifi bütün çevreler Ergenekoncu idi o günlerde. Kurşunlu benzin revaçtaydı yani. 

Hava da kurşun gibi ağırdı. Gelen ters rüzgarı, aklı başında herkes görüyordu, ama sesi çıkmıyordu. Diline gancalos çökmüş gibiydi zevalli insanların. 

Benzer bir durum şimdi de var. Ziyaretlerimizde, sohbetlerimizde görüyoruz. (Siz görmüyorsanız, kabahat bizdedir. Demek biz yanlış görmüşüzdür! Hemen yazdıklarımızı geri alırız).

Sekiz sene önce örgütün adı sadece ETÖ idi, Ergenekon’du, şimdi başında F var, olmuş Fergenekon!

“Mağdurlar var, adalet lazım, merhamet iyidir” diyecek olanın ağzına kurşunu döküveriyorlar: “Demek sen de Fergenekoncuları savunuyorsun, demek sen de ...öcüsün.”

“Yok kardeş, ben ...öcü filan değilim. Darbecileri de alkışçılarını da Allah kahretsin, devlet de cezalarını versin. Ben masumları savunuyorum. Allah’ın dağındaki otuzluk öğretmenden veya uçsuz ovadaki tüysüz imamdan terör örgütü üyesi olmaz, hele gencecik anadan... Bunlar ne üstü ne ortası, bunlar işin en altı, ama çoğunlukla onlar kurşun yemiş gibi kodeste ya da dut yemiş gibi ortalıkta, bunlar sadece muhalif, bu işte bir yanlışlık var...” diyorsunuz. 

Diyorsunuz ama nafile, kulaklar kurşun dolu ve sağır, kapılar duvar. Hem de kurşun geçirmez cinsten. 

Kurşun yeleğimizi giyip röntgenini çeksek bu milletin vicdanının... Acaba kaç karattır? 

Bir de Fergenekon’dan sonra sıra hangi harfte? Gergenekon’da mı yoksa Hergelenekon’da mı?

Haa bir de, demokrasi treninin yeniden geçiş vakti ne zamandı? 

Okunma Sayısı: 2711
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı