Güncele dair altı yazı yazdık. Hayli değerlendirme aldık. Bunların da yardımıyla önemli bir prensibi dikkatinize sunmak istiyoruz.
Bu tür meseleleri konuşurken mümkün olduğunca duygularımızı kontrol etmemiz ve önyargılarımızı azaltmamız lâzım.
Örnekleriyle anlatalım.
- Meselâ, bizim yazımızı ve benzeri yazıları okuyanlar kendi yanlı ve yanlış yargılarını doğrulatmak için kullanmamalılar. Bu kullanma bir “kötüye kullanma”dır.
- Şehit ve gazi yakınlarının da “çözümün bir parçası” yapılması gerekir. Ancak akan kanın sıcak olduğu ve çözüm için daha çok “serin kanlı” yaklaşıma ihtiyaç olduğu unutulmamalı.
- Birbirimizin sözlerini doğru anlamalı ve hayra yormalıyız: Bir tanıdığımız, bir yerde, “Askeri ve polisi öldürene acıyorum, üzülüyorum” demiş. Bunun üzerine muhatabı kızarak “Sen ölenden değil öldürenden yanasın” demiş ve mevzuyu bitirmiş. Halbuki “zor bir işi yapıyor” diyerek teröriste acımak ile “keşke bu yanlış yola girmeseydi” diyerek teröristliğine üzülmek farklı şeyler. Aynı şekilde, ölen askeri-polisi şehit bilip gıpta etmek ile boş yere ölmüş sayıp ah vah etmek de çok farklı iki şey.
- Ordu TV isminde bir yerel TV kanalı yazılarımızdan “beğendiği” birini ya da bir kaçını okumuş. Diğerlerini de okumalı ki maksadımız tam anlaşılsın.
- Yazımızı oradan dinleyen bir hemşehrimiz kendi dinlediklerinden anladıklarının yardımıyla bizi “Türk Düşmanı” olarak görmeye meyletmiş. Oysa bize sorsaydı, önceki yazılarımızdan da anlayacaktı ki, masuma düşman olunmaz, toptancılık yanlıştır. Mü’minin herkesle ve her şeyle, hatta en büyük bir düşmanı ile bile bir tür kardeşliği vardır.
- Heme isimli okuyucumuz yazımıza twitterda şöyle bir yorum yazıyor: “Sayın Hocam, Türkçülüğün doğurduğu, gariplerin savunmacı milliyetçiliğini öcü gibi görmenize şaşırdım.”
Oysa milliyetçiliği etki milliyetçiliği ve tepki milliyetçiliği olarak ikiye ayırıp Türklerin etki milliyetçiliğini Kürtlerde tepki milliyetçiliğine sebep olduğu için daha kusurlu ve daha kötü gören ilk yazı bize ait.
Kürt milliyetçiliğinden kasıt, Kürtlerin hak arama mücadelesi ise, öcü gibi görmek bir yana, elbette herkes gibi biz de buna taraftar oluruz. Yöntemi meşru olmak kaydıyla…
Kürt milliyetçiliğinden kasıt Kürtlerin birbirini Kürt olduğu için sevmesi ise, buna da elbette taraftar oluruz. Ama bir şartla: Hakiki milliyetimiz İslâmiyettir ve İslâmiyetimize katkı yapan her milliyetimiz güzeldir. Dinsiz bir Kürdü dindar bir Türke ya da dinsiz bir Türkü dindar bir Kürde tercih eden ise bizden değildir.
Aynı şekilde, başını dinden çıkaran Türklere ve seküler bir Türklüğe, “nerede Türk varsa Müslümandır, Müslümanlıktan çıkan Türkler Türklükten de çıkmışlar” sosyolojik tesbitine ve kuralına da karşı çıkarak müfritâne muhabbet eden ahmaklar da bizden uzaktır.
Uzak olsunlar, uzak kalsınlar...