Taraf olma/olmama meselesi hep gündemimizde.
Yeni Asya’da yazdığımızı duyan/bilen herkes soruyor: Kimin tarafındasınız?
“Hakkın tarafındayız” demeye çalışıyoruz. Ama bu cevap, çokları için bir şey ifade etmiyor. Zira onlar “iki taraf var” diyorlar.
“Sadece iki taraf olabilir” sanıyorlar. “Ya ondansındır ya bundan, üçüncü ihtimal olamaz” diyorlar. “Biraz ondan, biraz bundan da olunmaz” sanıyorlar.
“Bazen ondan, bazen bundan yana olmak gerekir” diyoruz, ama ikna edemiyoruz.
Bazıları “Kurtuluş Savaşı” benzetmesi yapıyorlar. “O günkü gibi bir durumdayız, bırak ‘hakkın tarafı’ hikâyelerini, safını/cepheni belli et” diyorlar.
İki kutuplu siyasetle toplumu kamplaştıran bu yaklaşımı son derece tehlikeli buluyoruz. Zira “dost musun düşman mı” sorusu siyasete asla yaklaştırılmaması gereken bir soru.
Böyle siyaset, böyle particilik yapanlar amaçta birleşemez.
Bu kafayla gidenler “nihayetsiz müfritane” gider.
Bu yolda gidenlerin, ne kadar giderlerse gitsinler, bir ortak doğru noktasında buluşma şansları yoktur.
Bu kafayla gidenler cemiyeti önce aklen, sonra kalben ve sonra imanında bölerler. “Bendensen cennetliksin, muhalifimdeysen cehennemliksin” derler.
Oysa “vahdet-i itikat vahdet-i içtimaîyeyi iktiza eder”. Yani itikadı bir olanların, yöntemleri farklı da olsa hedefleri birdir. Hedefi bir ve cennet olanların ise dünyası değilse de ahireti birdir.
Eğer ahirete ve bilhassa aynı Allah’a inanıyorsak siyasetimiz farklı da olsa hepimiz cennete gidebiliriz.
Hem, bunda ne mahzur var? Cennette yer darlığı mı var –haşa-!
İşte bu yüzden muhataplarımıza diyoruz ki;
Hükümetin doğrusunun yanında oluruz. Ama yanlışını söylemekten de çekinmeyiz. Zira kuvvetten yana değiliz.
Zira hiç kimse, eline, bir iktidar, bir kudret, bir kuvvet geçirdi diye haklı olmaz, hatta elinde kuvvet tutanın kuvvetine güvenerek haksızlık yapma riski artar. Allah için ikaz etmek gerektir.
Hileden de yana değiliz. Mertlikten ve şeffaflıktan yanayız.
Elinde kuvvet tutmasına rağmen tutmuyor“muş gibi” yapanın da yanında olmayız. Hele “mağdur edebiyatı” yapan kudret meraklısının yanında hiç olmayız.
Sivil olan, sivil kalan, kudrete değil Hakk’a dayanan gerçek mağdurun ise hep yanındayız. Zira onun dostu Allah’tır. Allah’ın dostunun dostu olana ne mutlu.
“Evet, hak aldatmaz. Hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnidir; hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün, aldatsın.”