Eğitim hepimizin “özel” ilgi alanı. Öyle de olmalı. Her yönünü konuşmalıyız. Bilhassa eğitim araçlarını ve ortamını.
Bize göre eğitim ortamının en önemli problemi karma eğitim denilen yanlış model.
Avrupa meftunu ve mukallidi mütegallibe tarafından yapılan bu bilinçli yanlışlık Osmanlı Medresesinden Cumhuriyet Mektebine geçişte başladı ve eğitimin bağrına bir hançer gibi saplandı.
Bu hançerin çıkarılması zor görünüyor, ama imkânsız değil ve gerekli.
Başka tedbirlerle de desteklendiği takdirde, kızların ve erkeklerin ayrı sınıflarda ve binalarda eğitilmesinin, bilhassa ortaokul ve lise yıllarındaki gençler için faydalı olacağı açık.
Delil olarak, geniş aile ortamlarını düşünelim. Anaokulu çağındaki çocukların birbirleri ile yakınlaşmasına izin veriyoruz. Ancak sıra ortaokul ve bilhassa lise çağındaki çocuklarımıza gelince, birbirleriyle ilişkilerini ve arkadaşlıklarını kontrollü sürdürmelerini istiyoruz.
Karma eğitimden yana olduğunu söyleyen ana babaların da sanırız çoğu, yetişkinliğe hazırlanan çocuklarına aynı tenbih ve telkinlerde bulunuyordur. “Dilediğiniz gibi ve dilediğiniz kadar yakınlaşın” diyecek olan “ibaheci”lere biz rastlamadık!
Bu işi ideolojik kalıplarla tartışıp konuşan karma eğitim yanlısı kişilerin ve ailelerinin dahi farklı düşüneceğini sanmıyoruz. Sadece sınırlar kısmen değişebilir. Zira konu doğrudan ahlâkla ilgilidir. Ve insanı insan yapan ahlâkıdır.
Çocuklarımızın sağlıklı gelişmesini ve verimli bir eğitim almasını istiyorsak, aynı şeyi okul ortamı için de gerekli görmeliyiz.
Konunun izaha muhtaç görünen tek boyutu hürriyetler meselesi.
Bir ana-babanın, yetişkinliğe adım atan çocuğunu hangi ortamda eğiteceği öncelikle kendi kararıdır. Devletin, en doğrusu ya da tek doğrusu budur diyerek, ana-babaya karma eğitim dayatma hakkı yoktur ve olamaz.
Devletin, karma eğitim isteyen ailelere bu ortamı sağlaması gerekir mi?
Bu da tartışılabilir. Ancak hürriyetler asrındayız. Kanaatimizce devletin karma eğitimi zorunlu olmaktan çıkarması ve isteyenlerin ayrı sınıflarda ya da okullarda eğitim almasını sağlaması yeterlidir.
Bizlere düşen, bu konuyu ilmen de delillendirip destekleyerek siyasiler nezdinde gündemde tutmak ve sosyal zemini hazırlamaktır.
Bazı derslerde dersin muhtevasının karma eğitime hiç uygun olmaması meselesi, konunun sadece bir yönü. Ona ayrıca bakmak lâzım.