Bediüzzaman’ın Menderes’e yaptığı ikazlar güncel. Erdoğan’ın yeni bir Menderes olup olmadığı ayrı bir mesele.
AKP’nin demokrat bir parti olup olmadığı ve DP’nin devamı olup olmadığı da ayrı. Hele parti olup olmadığı bile şüpheli iken.
Ama o dersler kıymetli. Bu gün de geçerli.
Bediüzzaman Menderes’e mektuplarında adaletle hükmetme dersi veriyor.
Özetle;
-Kurunun yanında yaşı yakma, diyor.
-Küçük-büyük deme, masumun hakkını muhafaza et, diyor.
-Din kardeşliğini esas tut, diyor.
-Irk milliyetçiliğini de grup milliyetçiliğini de terk et, diyor.
-İslâmiyet milliyetini ana prensip yap, diyor.
-Memurlarına sahip çık, milletin tepesine basıp zulmetmesinler, hizmet etsinler, diyor.
-Doğru ve müsbet din hizmeti yapan dindarların önünü aç, hizmetlerini kolaylaştır, teşvik et, cesaretlendir, diyor.
Bediüzzaman, İslâm dünyasında Mısır ve İran gibi bazı ülkelerde 50’li yıllarda yaşanan sosyal çalkantıların ve iktidar mücadelelerinin de aslında bu temel Kur’ânî prensiplere uyulmamasından kaynaklandığını söylüyor.
Ve ekliyor: Türkiye diğerlerine benzemez. Allah etmesin bu kargaşa hâli bizde olsa pek dehşetli olur.
Menderes bu tavsiyelere ne kadar uyabilmiş bilemiyoruz. Önemli ölçüde tutmuş olmalı ki büyük sosyal doku problemleri ve sosyal âfetler yaşamadık.
Ama ilginçtir; 23 Mart 1960’ta Bediüzzaman’ın vefatından iki ay sonra 27 Mayıs 1960 ihtilâli Menderes’i deviriyor.
Menderes’in zaten sallantıda olan iktidarı, her halde, Bediüzzaman’ın manevî desteğinin vefatla sona ermesi sebebiyle bitiyor.
İnce bir sır var. Demokrat partiyi devirenler bir buçuk ay sonra Bediüzzaman’ın Şanlıurfa’daki kabrini de adeta deviriyorlar.
O dönemlerde ve bu dönemde olanlardan kim sorumlu?
Toplumsal barışı ve sosyal dokuyu bozanlar yaptıklarından sorumludur.
Hırsız elbette suçludur, ama hırsıza dâvetiye çıkarmak da affedilebilecek bir davranış değildir.
Yani suçu kim işlemişse cezayı da ona vermek lâzım. Ama suçluya yardım ve yataklık etmek de suçtur. Suçluyu teşvik veya tahrik etmek de suçtur.
İktidarlara düşen, insanları suç işlemeye teşvik veya tahrik edecek veya mukabele-i bilmisil arayışına sürükleyecek türden icraattan ve hatadan uzak durmaktır.
Ders ortada. İnşallah sahip çıkan olur. Sahip çıkan muvaffak olur. Biz ise ancak memnun oluruz.