"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mor beyinli şüpheli masumlar

Ahmet BATTAL
29 Aralık 2019, Pazar
15 Temmuz sonrası başlayan terör örgütü üyeliği yargılamalarındaki en önemli kritik eşik bundan iki sene önce aşıldı.

Sorgulanmamış, basit ve düz bilgilerle ve “ByLock kullanıyorsun o halde suçlusun” denilerek ceza verilenlerin önemli bir kısmının aslında ByLock’u hiç kullanmadığı ortaya çıkarıldı. Onların, kullanıcıyı bilmeden ve istemeden bu uygulamaya da yönlendiren başka masum programlar kullandığı için ByLock kullanıcısı sanılarak cezalandırıldığı anlaşıldı. 

Konuyu ortaya çıkaran uzman avukatlar Gizay Dulkadir, Ali Aktaş ve Levent Mazılıgüney ile Adlî Bilişim Uzmanı T. Koray Peksayar, çok masumun çok duâsını aldılar. Herkes amin dedi.

Ama depremin ikinci yıl dönümünde sosyal medyada yaptıkları açıklamalardan anlaşılıyor ki -Yargıtay’ın aksi yöndeki kararlarına da rağmen- ilk derece mahkemeleri, halen de, sadece GSM operatörlerinin gönderdiği ByLock kullanıcı listelerine bakarak yani ayrıntılı inceleme ve bilhassa muhteva incelemesi yapmadan cezayı basıveriyorlar. 

Oysa bizim de baştan beri yazdığımız üzere yapılması gereken açık: Mesaj içerikleri somut suç delili içeriyorsa ve şüpheye de yer vermiyorsa cezaya dayanak olabilir. “Cemaat yazışmaları” türünden haberleşmeler ise suçlanma için yeterli sayılamaz, sayılamaz, sayılamaz. 

Ancak olayın başka bir boyutu daha var. 

Beraat edenler de mutlu değil. Zira “kesin beraat” değil “şüpheli beraat” ediyorlar ve bu da “bir tür sabıka”larını bir anlamda devam ettiriyor. 

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesine göre beraat kararı bilhassa iki ihtimalde verilir:

“b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması” 

“e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” 

B bendine dayalı beraat –bize ait bir deyimle- “kesin beraat”tir. Meselâ tek kişi tarafından işlendiği kesin olan bir hırsızlık suçunun iki sanığından birinin cezalandırılıp diğerinin beraat ettirilmesi halinde beraat edenin durumu böyledir. 

E bendine dayalı beraate ise “şüpheli beraat” diyebiliriz. Meselâ iki kişinin işlediği hırsızlık suçunda sanıklardan biri hakkında yeterli delil var deyip mahkûmiyet hükmü ve diğeri hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verildiğinde durum budur.

Bilebildiğimiz kadarıyla terör örgütü üyeliği sanıklarının beraati çoğu zaman e bendine göre veriliyor. Bu ise bilhassa idarî makamlar ve hatta özel sektör açısından eski sanığın masumiyetini tescillemeye yeterli görülmüyor. “Demek senin de bir şeyin varmış ki…” muamelesi yapılıyor. Hem de masumiyet karinesi yerle bir edilerek! 

Oysa biliyoruz ki örgüt üyeliğinden sanık olanlar için ortaya konan deliller genellikle “terör örgütü üyeliği”ni değil “cemaat mensubiyeti”ni gösteriyor. Yani aslında “işlenen suç” yok ki “işlenmediğinin sabit olması” ya da “işlendiğinin sabit olmaması” durumundan söz edilebilsin.

O halde buna da âcil çare bulunması lâzım. 

Ama nasıl? 

Ceza hukukçuları ve TBMM’nin gerçek üyeleri düşünecek…

Okunma Sayısı: 4914
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı