"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müsebbiplerle hakikaten hayalî hasbihal

Ahmet BATTAL
10 Ağustos 2023, Perşembe
Son üç yazımız 15 Temmuz 2016 sonrasında yapılan yargılamalar ve ortaya çıkan kitlesel zulümlerle ilgili idi.

Her biri “…” ile hayalî hasbihal başlığını taşıyordu. Oldukça yüksek alaka gördü. Bazı okuyucularımız bu mülakatın hayalî değil gerçekten yapılmış konuşmalar olabileceğini düşündü. 

İtiraf edelim, bu konuşmalar bir tek kişiyle değil ama birçok ilgilisiyle zaman içinde yapılmış konuşmaların zihnî kayıtlarının bir tür derlemesi mahiyetinde idi. 

Bugün bu serinin sonunu bağlamak niyetindeyiz ama bunu gerçekten hayalî bir kısım muhataplarla yapacağız. Zira bu yaygın haksızlıkların arka plandaki muhataplarından kimseyi –şükür ki- tanımıyoruz. 

S: Hiç kimseyle ve hiçbir kamu otoritesi ile kavgaya girmemeyi prensip edinmiş görünen bir yapının başındakiler olarak 17-25 Aralık süreciyle birlikte nasıl oldu da Türkiye’de devlet ile kavgaya girdiniz. 

C: Biz devlet ile kavgaya girmedik. Haksızlıkları ve yolsuzlukları engellemek her vatandaşın ve her gazetecinin en temel görevi değil mi? Biz de yayınlarımızda bunu yapmaya çalıştık. 

S: Bunu başka gazeteler ve gazeteciler yapsa anlaşılabilir bir gazetecilik faaliyeti olabilirdi ama sizin asıl amacınızın gazetecilik olmadığını herkes bilir ve biliyorken gazeteciliğe soyunmanız ve eski dostunuzu düşman ilan etmeniz mantıklı mı? Hem AKP’nin yönetici kadrolarını Erdoğan’ın 1994’teki belediye başkanlığı döneminden itibaren tanıyorsunuz. Nasıl bir kamu yönetimi tarzına sahip oldukları hakkında istihbarat sahibi olmamanız da mümkün değil. Dolayısıyla başlangıçtaki kuvvetli ortaklığınızın böyle bir gerekçe ile bozulmasını siz kendi kendinize izah edebiliyor musunuz?

C: Aslında arka planda başka şeylerinde var olduğu açık. Mesela dersaneler meselesinde hükümet üstümüze gelmeseydi veya sivil ve silahlı bürokraside adamlarımızı daha hızlı terfi ettirseydi belki biz de önceki gibi yolsuzluklar karşısında sessiz kalma tavrımızı sürdürebilirdik. Ama bıçak kemiğe dayanınca hükümeti hizaya sokmak için aba altından sopa göstermek mantıklı göründü. 

S: Peki gerçekten mantıklı mıymış? Netice alabildiniz mi? 

C: Hükümetin bize “karşı” kullanabileceği gücünün kalmadığını ve uluslararası istihbaratın da arkamızda olduğunu varsaymıştık ama galiba yanılmışız. 

S: Sivil toplum örgütü olarak kalsaydınız ve devletten ve istihbarat işlerinden uzak durabilseydiniz Türkiye’de bunlar yaşanır mıydı?

C: Evet, Türkiye’deki hadiseler belki yaşanmazdı ama yurt dışında büyüyemezdik. Dünya çapında büyüyebilmek için bazı riskleri göze almamız gerekiyordu.

S: Peki, bütün dünyada “bunlar sadece bir eğitim gönüllüleri hareketi olmayabilir, bizim devlet işlerimize de karışmaya meyilli olabilirler, dikkat etmeliyiz” denilmesine sebep olmadınız mı?

C: Evet, bunu tam hesap edemedik. Uluslararası camiada imajımızın bozulduğunun farkındayız. Ama bunu telafi edebilmek için de bilhassa uluslararası mahkemelerde “bütün kusur AKP iktidarında” politikası takip ediyoruz. 

S: Bir fitnenin ortaya çıkmasına ve çok masumların da yanmasına sebep oldunuz ve bunun hesabını vermeye yanaşmıyorsunuz. Bari kendi aranızda öz eleştiri yapıyor musunuz?

C: Yapanlarımız vardır. Ama bizim genel kültürümüzde hele liderimize karşı özeleştiri yaygın değildir. Olanda hikmet ararız ve kadere rıza ile bakarız. Siz asıl müsebbiplerle neden ilgilenmiyorsunuz?

S: Asıl müsebbipler dediğiniz AKMHP iktidarı ve arka planındaki güçler ise, evet, belki siz bilmiyorsunuzdur ama biz onları da eleştirdik ve eleştiriyoruz. Ama sizin gibi sadece “FETÖ” damgasını kötüye kullanması sebebiyle değil, öncesinde sizinle birlikte “ETÖ” damgasını kötüye kullandığında da eleştirmiştik. Bizim, hükümetleri tam adalete irşat ve ikaz konusunda eksiğimiz var mı? Sizin gibi “tercihli adalet yöntemi”ni benimsemedik diye yanlış mı yaptık? 

Sükût!

Okunma Sayısı: 1678
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Neslinur

    10.8.2023 19:31:51

    Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır" Alija izzetbegoviç

  • İ. Seyda

    10.8.2023 18:45:18

    BU YAZI OLMASAYDI SERİ EKSİK KALIRDI, "Beşer zulmeder, kader adalet eder" diyor Bediüzzaman. Hatta kendi kusurları da olduğunu ifade ederek, -demek ben de maddi ve manevi kemalatıma bazı şeyleri alet ettim-beyanında bulunuyor. Zulmün hafiflemesi biraz da pişmanlığa bağlıdır. Pişmanlık var mı? Görebildiğim, sayıca çok azlar. Devleti ele geçirme veya devlet imkanlarını kendi cemaatleri lehine kullanma işleri olmadı demek, abesle iştigaldir. Her şey birlikte paylaşılıyordu: Yargıtay-danıştay gibi üyelikler. Valilikler, kaymakamlıklar... Bürokrasi... Belediyelerin tahsisleri... Söylenecek o kadar şey var ki, sussak gönlümüz razı değil, konuşsak tesiri yok!

  • Aysuna

    10.8.2023 17:37:39

    Âmiiin Okur kardeşim âmiiin..🌺🌺👍🏻

  • Aysuna

    10.8.2023 17:36:57

    "Uluslararası ,bağımsız bir komisyon kurulsun,sonuç ne olursa kabullenmeye razıyız "denildi...Bırak uluslararası komisyonu,ülkede bile araştırma önergeleri reddedildi...Gelip hesap versinler,diyenler sahi siz hukukun bağımsız olduğuna inanıyor musunuz!??Bugün ne Bekir Berk ne de Hüsne Hanım gibi avukat ve hakimler var..Olsa bile konuşamaz durumda..

  • Aysuna

    10.8.2023 17:31:09

    Tam 7 yıl oldu,hiç unutmam KHK'lı bir kardeşin nur yüzlü ,yaşlı annesi şöyle demişti:Bugün zahirî sebeplere bakıp bunların sebebi bu kişidir,bunlardır ,diyenler şayet haksızsa bu ülke ve insanlarının çekecek çilesi var,demektir..Ve yaşanan onca hadise..Vallahi hiçbiri tesadüf değildir..Herkesin doğrusu kendine..Elhâmdülillah

  • Kenan

    10.8.2023 13:57:50

    Ülkede bir yarı açik cezaevi ve içeride mahkumlar kendi içlerindeki mazlumları dövüyorlar

  • Kenan

    10.8.2023 13:56:00

    Bediüzzaman hakkında ne söylenmiş ise aynısı bu masumlara ve söyleniyor. Cevapları LAHIKALARDA bulabilirsiniz

  • Fatih Akyüz

    10.8.2023 13:34:15

    İfrat ve tefritten uzak, itidalli, akl-ı selimin hâkim olduğu bir yazı

  • Müjdat Bayar

    10.8.2023 13:01:01

    Benim bu ciğersûz hadiselerden çıkardığım acı ders şudur: Hiçbir cemaat asli vazifesi haricinde bir gaye taşımamalı, her cemaat şeffaf olmalıdır. Kader acı da olsa tecelli etmiştir. Münferiden ve müştereken dersler çıkarılmalıdır. En büyük hile hilesizliktir, fehvasınca hareket etmenin elzem olduğu anlaşılmıştır.

  • S.topuz

    10.8.2023 11:28:23

    "Sükut ikrardan gelir!" Demekki baştan sona kadar haklısınız muhteremler. Allah c.c sizlerden ebeden ve daimen razı olsun bu zik zaklı meseleleri izah ve aydınlattığınız için. Varsın başkaları kendi oyun havalarını çalıp oynasın. Doğruya DOĞRU, eğriye EĞRİ demek boynunuza ve boynumuza BORÇ ve emanet olsun, Vesselam.

  • sedat

    10.8.2023 09:19:24

    Bugün özellikle; KHK yolu ile yapılan haksızlıkların baş sorumlusu Pensilvanya ve şürekasıdır.Arkası olmayan-tabiki suç işlememiş- anadolu evlatlarının imha projesini başarı ile gerçekleştirdiler...kendilerini tebrik edebilirler....gelip hesap vermelidirler.."Es-sebebü ke’l-fâil"...

  • OsmanDemirel

    10.8.2023 08:55:58

    Arada çimenler ezildi. Yüzbinlerce masum üzüldü.Pek çok dava Büyük Mahkeme"ye ve Mahşer'e kaldı.Şükürler olsun ki Âhiret var, hesap var.

  • Okur

    10.8.2023 07:56:05

    Dostta düşmanda cefadan usanmadı Düşmanın güllesi değil de illede Dostun gülü yaralar. .... Hayallerinize istikamet verme duasıyla

  • A. AYDIN

    10.8.2023 01:47:58

    Böylece bu konu etraf-ı erbaasıyla işlenmiş ve son "taş" da yerine konulmuş oldu. Bakalım önceki üç yazı kadar buna da "haklı" deme insafı gösterilecek mi? Yoksa eleştirilecek mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı