Siyaset bir bütün. İktidarı ve muhalefetiyle. Türkiye’de sadece bir “iktidar meselesi” yok. Aynı zamanda bir muhalefet meselesi de var.
Bize ait bir benzetmeyle, iktidar yoldaki araçtır, muhalefet ise yoldaki işaretler ve ışıklı babalardır. Arabanın yoldan çıkmasını önler, önemlidir, değerlidir. Bizde araba düzgün gitmiyorsa mesele sadece arabada değildir. Henüz yol da tamamlanmış olmadığı için araba zorlanır. Demek iktidar ve muhalefet bir bütün. Yeter ki hedef tek ve ortak olsun. Ama bizdeki muhalefet ile iktidarın hedefi bir olmadığı için siyaset de bütünlüklü bir yapı değil. Sürekli parçalanmalar yaşıyor. Örneklere geçelim:
Geçenlerde Bülent Arınç bir açıklama yaptı ve özetle yabancı erkeklerin bulunduğu ortamlarda hanımların kahkaha ile gülmesini hafiflik alameti olarak yorumladı. Malum birkaç gazete ve televizyon derhal yaylım ateşine başladı. “Bu çağda bu kafa”, “gericiler…” vs. vs. Onlara bu yakışırdı, en azından beklenirdi, muhalefetleri yadırganmadı. Ama Bülent Arınç, bir zamanlar hükümetle arası iyi iken sonra bozulan bir kısım medyada da eleştirildi. Şaşırdık. Doğrusuna doğru yanlışına yanlış demek varken neden böyle yapmıyoruz?
Cevap basit ve net: Bir zamanlar birilerinin yanlışına da doğru demişsek gün geliyor aynı kişilerin doğrusuna da yanlış demeye başlıyoruz.
Diğer bir örnek:
Başbakanlık için yapılan yeni binanın cumhurbaşkanına tahsis edilmesi sürecinde binaya çok yanlış bir biçimde AK SARAY ismi verilmesi meselesi gündeme geldi. Hatta bu ismi Başbakan Ahmet Davutoğlu da telaffuz etti.
Böyle bir isim koymanın yanlışlığını biz de dahil çok kişi yazıp söyledi, eleştirdi. (Ayrıntılı bilgi için 11 Eylül 2014 tarihli ve “Aksaray’dan nereye gidilir?” başlıklı yazımıza bakılabilir). Muhalefetin etkili olduğu anlaşılıyor. Hükümet ve cumhurbaşkanı geri adım attı. O tarihten bu yana resmi ağızlarda ve iktidar cenahında binanın adı Ak Saray olarak anılmadı. Açılışında da bu isim kullanılmadı. İktidar bu konuda doğruya geldi. Ama gel gör ki muhalefet ve bilhassa muhalif basın maalesef bu geri adımı görmezden geldi. Binanın adını, Ak Saray olarak telaffuz etmeyi Başbakana ve Cumhurbaşkanına rağmen ısrarla sürdürüyor. Sanki iktidarın yanlıştan vazgeçmesini beğenmemiş de yanlışı yapmasını istiyor gibi. Bu garip tutumu iyiniyetli cehaletle açıklamak mümkün mü? Binanın ve hükümetin eleştirilecek bunca yönü varken bu takıntı neden?
Cevap basit: Evlere şenlik muhalefetten…