“FETÖ” mensuplarının başka isimler kullanarak ders kitaplarına sızmaya çalıştığını tesbit eden MEB, bu sene kitap taramalarında ilk kez yapay zekâ intihal yazılım programını kullanmaya başladı.
Fırat Üniversitesi’nde geliştirilen programa 3 bin 400 ders kitabı ile “FETÖ”ye ait 25 bine yakın eğitim materyali tanıtıldı. “FETÖ”nün kullandığı üslûp, terimler, kelimeler ve mesajlar ise “kelime çantası” diye adlandırılan bir havuzda toplandı.
***
Haberde uygulamanın neticeleri hakkında bilgi yok. (Olmasını da beklemiyoruz! Alıştık.)
Ama haberden anlaşılıyor ki darbeci ve dolayısıyla antidemokrat olan sinsi teröristlerle mücadele edebilmek için geliştirilen muhteşem (!) yöntemlerden biriyle daha karşı karşıyayız.
Devletimiz çalışıyor. Bravo.
Ama yanlış yolla çalışıyor.
Zira eğer darbeleri önlemek istiyorlarsa çare bellidir: Çare, ders kitaplarından Kemalizm’i ve onun şeklen dindar versiyonu olan padişahçılığı çıkarıp önce gerçek cumhuriyeti ve demokrasiyi anlatmak ve sonra da diğer her şeyi demokrasinin temel kavram ve kurumlarına göre anlatmaktır.
Ayrıca bu “kelime çantası” denilen “havuz” bizi biraz işkillendirdi.
Bu torbaya neleri koymuşlar, suçluyu ele verecek kelimeler nelermiş, bilmek istiyoruz.
Olur ya yarın bir ders kitabı daha yazmak istersek dikkat edelim.
Az ya da çok bilinen bazı kelimeler F. Gülen’e özgü bir özel kullanım alanına sahip olabilir. Ama bir kitapta bu kelimelerin de bulunmasından yola çıkarak kitabın yazarının “yanlış adam” ve kitabın da “yanlış kitap” olduğuna hükmetmek mümkün müdür?
Daha da önemlisi bu dahice (!) uygulamada aranan kelimeler bizi çoğu zaman yanlış yöne götürür.
Bu uygulama geçerli sayılacak olursa “himmet edelim abiler, ablalar” cümlesi ya da “Kalplerdeki nurunla kâinatı aydınlattın, Ufuktaki ışığınla âleme değer kattın” mısraları geçen bir kitap Millî Eğitim Bakanlığı’nca yayınlanamaz, tavsiye edilemez.
Bize göre bu uygulama toptancılığa kapı açar. Zira bu kelimeler dinî literatüre aittir. Ve bütün dinî cemaat ve tarikatlerin ortak kavramlarını da içerir.
Ayrıca bu kadarı bir paranoyadır. Zira aklı devreden çıkarır. Hislere dayalı hüküm verdirir.
Şimdi… Artık bu gidişin adını siz koyun.
Bize lâzım olan nedir? Paranoya mı yoksa “…öcümetre” mi?
“Nemetre” dediniz!