"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Net birliktelikler…

Ahmet BATTAL
03 Mayıs 2016, Salı
Her bir sosyal grup bazı temel ortak doğrulara dayanır.

Bu ortak doğrulara ulaşmak uğrunda bazı uygulamaları hep birlikte yapar. 

Bu uygulama birliğini sağlayacak olan ilk şey fikir birliğidir. 

Fikir birliği ya bir liderin bir fikri etrafında oluşur, ya da ortak kararlarla ortaya çıkar. 

Ortak karar için yapılan müzakere sürecinde “her kafadan ayrı bir ses” çıkması normaldir ve hatta gereklidir.

Müzakere bittiğinde, bütün kafaların aynı sesi çıkarması beklenir. Elbette tam ikna olmayan bir grup olabilir ve bu grubun “farklı düşünme hakkı” muhafaza edilir. 

Kararın ifasına gelindiğinde bütün ayakların aynı yola girmesi, “uygun adım” yürümesi ve tek bir ses çıkarması şarttır. 

Grup içinde olup fikren ikna olmamış olanların da bu adımlara iştirak etmeleri şarttır. Zira önemli olan “grubun fikri” ve ortak kararıdır. Azınlıkta da kalmış olsa, kendi fikrinin doğru olduğunu düşünen ve icraata katılmayı reddeden, mütevazı da görünse, “gizli bencil”dir. 

“Ben bu tempoyla yürüyemeyeceğim” diyeni elbette zorlayamazsınız. 

Ama “ben başka yoldan yürümek istiyorum” diyenleri sayı hesabına dahil edemezsiniz. 

Evet, sayı da önemlidir, ama kalite daha önemlidir. “Kemiyetin keyfiyete nisbeten ehemmiyeti azdır”. 

Daha da önemlisi “uygun adım” yürüyemeyen kalabalıklar “ekip” değildir. Sayılarının çokluğu onları çoğaltmaz, aksine küçültür. 

Bu yüzden Hakikat Çekirdekleri’nde denilmiştir ki; 

“Cemaatte vahid-i sahih olmazsa, cem ve zam, kesir darbı gibi küçültür. Hesapta malûmdur ki, darb ve cem ziyadeleştirir. Dört kere dört, on altı olur. Fakat kesirlerde, darb ve cem, bilâkis küçültür. Sülüsü sülüsle darb etmek, tüsu’ olur, yani dokuzda bir olur. Aynen onun gibi, insanlarda sıhhat ve istikamet ile vahdet olmazsa, ziyadeleşmekle küçülür, bozuk olur, kıymetsiz olur.”

Yani özetle, insan topluluklarında ortak hedefler ve istikamet sağlıklı meşveret yapıları ile ortaya çıkarılmalı ve o hedeflere ulaşmakta da yöntem birliği sağlanmalıdır. Aksi halde o sosyal yapılarda üye sayısı arttıkça yapılar küçülür, bozulur ve gücü azalır. 

Bu sebeple denilir ki, amaç ve uygulama tekliğini elde etmeye yönelik net birliktelikler nazlılardan oluşan karmakarışık yapılardan daha sıhhatlidir. 

Sayıca az da olsalar net birliktelikleri oluşturan ihlaslı insanların birliği daha kuvvetlidir.

Bu kuvvetli ekiplerin hem fiilleri, hem de duaları daha kıymetlidir. 

Bu günlerde siz hangi makamdasınız? Naz mı, niyaz mı?

Okunma Sayısı: 2904
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A.AYDIN

    7.5.2016 13:53:23

    Bu güzel yazıya haşiye kabilinden bir katkı sunmama izin verirseniz ben de İSTİŞARE ve MEŞVERET farkına dikkat çekmek istiyorum. İSTİŞAREYİ Allah emretmiş ve herkes yapıyor. Müstebit krallar bile... Ama istişarenin kurumsallaşmış ve belli usullerle sonuçları katılımcılarını bağlayıcı hale gelmiş olan MEŞVERETİ herkes yapmaz. O yüzden kararını MEŞVERETLE alıp uygulama olgunluğuna henüz erememiş olanlarla -onların anladığı gibi- sadece İSTİŞARE edilmelidir! Kurumsal bir İstişare olan MEŞVERETE bunlar alınmamalıdır. Tesanüdün muhafazası yanında yetki ve sorumluluk dengesi de bunu gerektirir. İstişare etmek meziyettir elbette Ancak meşveret edilir olmak kemal mertebedir.

  • züleyha

    7.5.2016 13:24:38

    Ne kadar "NET" bir yazı olmuş Elhamdülillah. Yaranın tam üzerine parmak basıyorsunuz. Evet, meşveretin çoğunluğundan çıkan karar kendi fikrine uygun gelmeyince ayrılan, dürüst ve tutarlıysa baştan ayrılmalıdır. Çünkü o, müzakere ile hakkı veya ehakkı bulmanın değil, çok beğendiği kendi fikrini dayatmanın peşindedir. Cemaate dayanmak yerine egosuna dayanmayı tercih edenle elbette tesanüt gerçekleşmez.

  • nadir Nazik

    5.5.2016 10:19:57

    Naz damıyız, niyazda mıyız? Meşverete uymamak akla fikre hep ziyan Kim ne için ne yapar elbette Hakka ayan Bu günlerde geçecek nice devirler geçti Bir gün ortaya çıkar kim hangi yolu seçti Birlikten ayrılıp da gidince ne olacak Daldan kopan gül gibi gün gelince solacak Kimseyi zorlamayız bırakırız haline Naz yapan yapsın lakin niyazdayız biz yine Ne gerek var yanlışa kapılıp da gitmeye Duruşunu bozup da hep kaybolup yitmeye Sayılara bakmanın ne zamanı ne anı Bize lazım olansa hakikat olan yanı Bir davanın peşinde baharda yazdayız biz Aklımız hakikatte en güzel hazdayız biz Fikri zikri bir olan kişiler gayet nettir Hep hakkı tercih eden elbette güzel ferttir Kim diyorsa hep desin gayetten zordayız biz Aldırmayız biz ona hep aynı yoldayız biz Not:Sayın Ahmet Abi;” Net birliktelikler…”Başlıklı yazınız da sorduğunuz; “Bu günlerde siz hangi makamdasınız? Naz mı, niyaz mı?” sorunuza cevap olarak yazılmıştır. Selam ve saygılar. Nadir NAZİK 03.05.2016

  • Garib Doğu

    3.5.2016 09:36:47

    Elbette niyaz makamını tercih ederiz. Çünkü niyaz makamı; gerçek kulluk tavrını takınmak ,haddini bilmek,meşverete riayet etmek,istikamet ve imtizacı efkârdır.Asfiyaların aklı nurani,fikirleri keskindir.Bunlar her zaman ümmete hidayet ve istikamet yolunun rehberi olmuşlardır İçtima-i ve siyasi hadiselerin içine,özüne nüfuz ederek,doğru ve haklı cihetlerini göstererek,muhtemel tehlikelere karşı müsülmanları uyarmışlardır.Ahmet hocamda, asfiyaların bu özelliğinden yansımalar vardır. Siyasi ve içtima-i tahlillerine hayran kalmamak elde değil.Kendilerini tebrikle,bu istikametin devamını niyaz ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı