Keşke seyretmeseydim. Televizyondan uzak durma prensibimizi, her nasıl olduysa, seçimden önceki akşam bozduk ve sınırların ihlal edildiği bir tartışma (aslında tartışma değil paslaşma) programını bir parça izledik.
Konuşmacılar, Osmanlıcılık yapan orta yaş ve altı üç kişi idi.
Osmanlıya hayrandılar. Güzel. Zira…
Müslüman Osmanlının dine hizmetteki idealistliğine tabi olmalıyız.
Hoşgörülü ceddimizin fikir hürriyetine hayran olmalıyız.
Atalarımız Osmanlının çok kültürlülüğünün takipçisi olmalıyız.
Osmanlının –kâğıt üzerinde de olsa yaşayan- meşrutiyetine de meftun olalım. Ama yetmez. Adını güncelleyelim ve “Anayasalı rejimle gelen demokrasi” diyelim.
Amma, Osmanlının saltanatına taraftar olmayalım.
Zira saltanat cumhuriyetin zıddıdır.
Zira her saltanatçı cumhuriyete karşıdır.
Zira cumhuriyet imtiyazsız toplum idealini ortaya koyar ve fertlerin fazilet yarışına kapı açar.
İşte o programda gördük ki; o Osmanlı hayranı ve dindar insanlar, maalesef, Osmanlı’nın aslında artık hayran olunmaması gereken yönüne yani saltanatına da hayran idiler. Yetmedi, saltanatı açıktan talep dahi ettiler.
Şaşırdık. Zira biz böyle öğretmemiştik.
Keşke öğretmeseydim.
Gerçekten, yıllardan bu yana, derslerimizde devletin Anayasal niteliklerinden Cumhuriyet’i anlatırken özetle şunları söylüyorduk:
-Osmanlının başlattığı demokrasi denemesi, 1946’da ve bilhassa 1950’de cumhuriyetle taçlandı diyorduk.
Zira cumhuriyet olmadan da demokrasi olabilir. Osmanlı ve İngiltere gibi. Ama demokrasisi olmadan cumhuriyet gerçek cumhuriyet değildir. Mânâsız, isim ve resimden ibaret bir cumhuriyettir. 1923’de geçtik denilen demokrasisiz cumhuriyet de işte bu yüzden gerçek bir cumhuriyet değildir.
Zira ilk gerçek cumhurbaşkanımızı ancak demokratik bir seçimle ve 1950’de seçtik.
-Eski hal muhal, ya yeni hal veya izmihlal diyorduk.
Zira dünya tek adamcılıktan ve mutlakiyetten hızla uzaklaşıp ekiplerin etkili olduğu ve kadro hareketinin geçerli olduğu yeni bir dünyaya hızla dönüşürken bizim ters yönde gitmemiz mümkün değil.
-İşte bu yüzden cumhuriyetten vazgeçmek isteyecek aklı başında kimse yoktur diyorduk. Marjinal birkaç kişi veya grup dışında ya da Osmanoğulları hanedanının şerefini suiistimal etmek isteyeceklerin dışında elbette…
Zira demokratik cumhuriyet bu ülkenin ve milletin ortak müktesebatıdır (kazancı ve kazanımıdır).
Diyorduk ya. Yanılmışız! Varlarmış, hem de TV programı sahibi olacak kadar fazlalarmış.
Cumhuriyetçi ve bilhassa dindar cumhuriyetçi öğrencilerimizden özür diliyoruz.
Ve söz veriyoruz. Onların sayılarını azaltacağız. Elbirliğiyle. Yeter ki destek olun…