İnsan hakları savunucusu Ispartalı doktor milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bir süre önce “eza evlerinde cefalar çektiriliyor ve hükümet gereğini yapmıyor” mealinde söyleyegeldiği şeylere bir yenisini ekledi ve onur kırıcı bir biçimde “çıplak arama” uygulaması yaptırıldığından ve bu işkencenin genelleşmekte olduğundan bahsetti.
İktidarın itirazları üzerine bazı deliller ortaya koydu.
Bu sırada AKP Grup Başkanvekili hukukçu milletvekili Özlem Zengin “Onun var dediği yerde böyle bir uygulama yok, kamera kayıtları olmadığını gösteriyor, bu işin amacı hükümeti yıpratmak” demek isterken bir yanlış söz sarfetti ve “hem muhafazakâr hem terörist kadınlar” açmazını ifşa etti.
Bu olay gösterdi ki 28 Şubat sürecinin başörtüsü mücadelesinde yan yana durmuş iki kişiden biri insan hakları adına bir yana, diğeri iktidarı muhafaza adına öbür yana düşmüş oldu.
Ardından konu iyice dallanıp budaklandı ve furyaya dönüştü. Kadınlar başlarından geçenleri anlatmaya ve delillendirmeye başladılar. İşin faili durumundaki kamu görevlileri elbette sustu, ama bazı eski kamu görevlileri de bu işin yaygın bir zulüm durumunda olduğunu açıkladılar.
Bu hukuksuzluğun araştırılması ve varsa suçlularının cezalandırılması için neler yapıldı bilemiyoruz. Zira basın hürriyeti işlemiyor.
Ama bunun da etkisiyle konunun AKP aleyhine ciddî bir uluslar arası insan hakları PR çalışmasına da dönüştürüldüğü anlaşılıyor. Bu durum hem Özlem Zengin gibi konuyla bir biçimde ilgili hale gelmiş olanları ve hem de genel olarak hükümeti etkiliyor. AKP bu durumu kendi aleyhine değil de devlet aleyhine imiş gibi göstermeye çalışıyor, ama başaramıyor.
Önceki akşam TBMM’de yine bu konu gündeme getirilince kendisini savunmak zorunda hisseden Özlem Zengin bu işin bir “FETÖ projesi” olduğu fikrini tekrar ederken savunma psikolojisinin ve sosyal baskının da etkisiyle olsa gerek yine ciddî bir hata yaptı.
Aynen şöyle söyledi:
“Bir kadını çıplak arayacaksın, dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder, bir sene beklemez. Onurlu kadın, ahlâklı kadın bir sene beklemez. Bu kurgusal bir harekettir. Biliyoruz ki size ve o kadınlara bir aferin geldi.”
Tek kişilik ordu Gergerlioğlu’nun “aferin” için iş yaptığını varsaymak abes.
Zulmün gerçekliği-sahteliği ve hükümete bu yönden hücumun kurgusallığı tartışması böylece yine bir yana düştü. Konu yine muhafazakâr kadınlara onursuzluk ve ahlâksızlık isnadına dönüştü.
Hâlbuki sorumluluk makamında bulunanlara düşen daha şefkatli olmak ve daha dikkatli bir dil kullanmak.
Neden böyle oluyor?
Sebebi belli: “cemaat eşittir terör örgütü” formülü ve cemaat mensubiyetini gösteren delillerle terör örgütü üyeliğinden ceza verilmesi, işin mantığını çökertiyor ve herkesin kimyasını bozuyor.
O halde çare de belli: Suçluyu adaletle cezalandırmak ve terörist olmayan muhafazakâr muhaliflerin onurunu muhafaza etmek.