Sayın Meral Akşener ve ekibi parti kurmaya hazırlanıyor. Umarız bu hareket “ne şiş yansın ne kebap partisi” olarak doğmaz ve memleketin demokrasi kültürüne katkı yapar.
Kurulacak partiye oy verip vermeyeceğimiz ayrı mesele. Oy vermeyecek bile olsak fikir vermemize mani yok ve olmamalı. (Zaten “oy vermeyeceksen fikir de verme” diyenden demokrat olmaz. Zira o tür siyasetçi, bir adım sonra “vereceksen oy ver, fikir verme” noktasına gelir. “O kafa”daki siyasetçiden de artık herkes bıktı. Zira herkesin bir fikri var.).
Vereceğimiz ilk fikir hem onların hem memleketimizin siyasetinin işine yarayacak diye umuyoruz. Partiye isim arıyorlardı. Bulmadılarsa bizim teklifimiz şu:
Partinin adında partinin bütün masraflarının ve bilhassa propaganda masraflarının ve kaynağının halka tam olarak açıklanacağını gösteren bir ibare de bulunsun. (Hem, bu bilgiler ticari sır değil ki açıklanırsa parti zarar görsün. Aksine, “ne kadar şeffaflık, o kadar demokrasi!”).
Siyasetin finansmanı meselesi siyasetin en önemli meselesidir ve demokrasisi gelişmiş ülkelerde siyasi partilerin harcamaları hem kamu (devlet) denetimine ve hem de bizzat seçmenin denetimine açıktır.
Biliyoruz, bazıları şöyle diyecek: Buna ne gerek var. Zaten ilgili kanunlar bunu emrediyor. İlgili kurumlar da partilerin harcamalarının kurallara uygunluğunu denetliyor.
Onlara şunu sorarız: Siyasi partilerin seçim ve propaganda harcamalarının devletçe gerçekten denetlendiğine ve bu kamusal denetimin sonuçlarının -kamuoyu denetimine kaynak oluşturmak üzere- kamuoyuyla net ve anlaşılabilir biçimde paylaşıldığına siz inanıyor musunuz? Paylaşım mecrası neresidir? Böyle bir bilgiyi bu güne kadar aldınız mı? Alan kimseye rastladınız mı?
(“Resmi Gazete’de yayınlanan denetim raporları yetmez mi” diyene “hadi oradan” deriz!).
Verilecek makul cevabı olan bize yardımcı olmuş olur. Ama cevap yoksa bu demektir ki teklifimiz mübrem bir ihtiyaca dairdir.
Siyasetçilerin mal beyanı vermesi gibi uygulamalar bu ihtiyacın giderilmesine kısmen yardımcı olur. Asıl mesele ise, daima, bir siyasi hareketin gidişatına dolaylı ve doğrudan etki eden bütün mali kaynaklarının ve harcamalarının net biçimde ortaya konulmasıdır.
Basit iki örnek verelim:
Bir belediye başkanının ve meclisinin bir imar uygulamasına izin vereceğini umarak bir araziye yatırım yapan bir şirket, umduğunu bu başkandan ve meclisinden bulamazsa elbette mecburen yeni başkanı ve meclisini bekler ve onu ikna etmeye çalışır. Bu normaldir. Peki o şirket yeni başkanı beklemekle yetinmeyip aynı zamanda el altından onun propaganda maliyetini desteklerse, bu destek, hem veren hem de alan açısından, ahlâkî olur mu?
Bir siyasi parti, aldığı hazine yardımını görünüşte harcamış gibi yapıp kayıt dışına çıkarır ve liderinin şahsi serveti gibi görünecek bir hale getirirse, lider öldüğünde, evlatları, miras gibi görünen o malın miras kavgasını mı yoksa parti siyasetine dair davanın kavgasını mı verecektir? (Yakın tarihimiz bunun hazin örnekleriyle doludur.)
İkisi de yanlıştır. Doğrusu partinin parasını şeffaf ve meşru kaynaklardan toplamak ve kayıt dışına çıkarmadan partinin hesabında tutup harcamaktır.
Haydi yapınız. Bari bunda öncü olmak sizin şanınız olsun!