Birincisi:
Yeni Asya seçime girmedi. Dolayısıyla bu seçimden galip ya da mağlûp da çıkmadı.
Yeni Asya, seçimden önce, siyasette Demokratların yeniden toparlanabileceği bir tablonun doğması yolundaki arzusunu ve beklentisini ortaya koymuştu.
Yeni Asya’nın ve aslında aklı başında herkesin bu beklentisi önemli ölçüde gerçekleşti. Demokratlar artık bir çekirdek misali de olsalar Meclisteler. Tohumu kurda kuşa yedirmemek ve ziyan olmaması için gayret etmek lâzım.
Esasen TBMM’de bu beklentiye uygun bir tablonun ortaya çıkması Yeni Asya’nın nasihat ve ikaz konusundaki vazifesini arttırdı.
Dolayısıyla bazılarının “İşte, istediğiniz olmadı, pes edin artık” türünden garipliklerinin bir karşılığı yok.
İkincisi:
Yeni Asya bir anket firması değil. Bir anket yapıp yayınlayıp “sonuç böyle olacak” demedi. Lüzumsuz ümit vermedi, gaza getirmeye de çalışmadı. Zira işi bu değil.
Dolayısıyla bazı sanalların “İşte dediğiniz çıkmadı, özür dileyin” türünden bel altı vuruş gayretlerinin bir karşılığı yok.
Esasen Yeni Asya’nın bel altı vuruşa uygun bir duruşu da yok, bel altı vuruşu da yok.
Ama ringde bel altı vurmaya alışmış birçok boksör tabiatlı adamın bu hassas hususları anlayacak kapasitesi de kabiliyeti de yok!
Bu yüzden de onları fazla ciddiye almamak lâzım.
Üçüncüsü:
Yeni Asya iktidar eliyle ve bir tür kan dâvâsı olarak sürdürülen zulümlere ortak olmamak ve alet olmamak için temkinli gidiyor. Adaletten söz edenleri de temkinli olmaya dâvet ediyor.
“AKP’ye oy vermediniz, ne hakla nasihat ediyorsunuz?” diyenlere “Değil ama, tamam, dediğin gibi olsun, madem bizim nasihat hakkımız yok, o halde oy verenler olarak siz nasihat edin ki zulümleri durdurun, aksi halde, zulme sessiz kalarak ve hatta reylerinizle teşvik ederek zulme ortak olmuş oluyorsunuz” diyoruz.
“Bizim zulme katkımız on gramlık oy kâğıdı kadardır, onun günahını da AKP’nin hasenatıyla kapatırız” diye düşünen mizansızlara da bir şey söylüyoruz:
Allah’ın bile “Kulum affetmezse ben affetmem, yok saymam” dediği “kul hakkı”ndan korkmuyor musunuz?
Vicdanınıza ne olmuş ki?