"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şımartan meslekler

Ahmet BATTAL
12 Şubat 2015, Perşembe
Bir sohbet ortamındasınız. Aranızda bir hukukçu da var. Konu hukukî bir meseleye geliyor. Ne diyorlar? “… Bey hukukçudur, daha iyi bilir…”

Başka bir sohbet ortamındasınız. Aranızda bir doktor da var. Konu sağlıkla ilgili bir meseleye geliyor. Ne diyorlar? “… Bey doktordur, daha iyi bilir…”

Diğer bir sohbet ortamında da benzeri: Aranızda bir din görevlisi de var. Konu dinî bir meseleye geliyor. Ne diyorlar? “… Bey İlahiyatçıdır, daha iyi bilir…”

Bu örnekleri kaça çıkarabiliriz?

Belki beştir-ondur.

Bazı meslekler böyledir. Risklidir.

Ama bazı meslekler böyle değildir. Riskli de değildir.

Meselâ muhabbette konu saç bakımı meselesine gelse heyetteki berberi gözler aramaz.

Ya da mevzu pastanın mayası olsa “içimizde bu işten anlayan var mı” diye bakan olmaz.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

Neden böyle?

Birinci grup meslekler önemli de ondan…

Mı acaba? Tartışılır.

Asıl soru şu:

Böyle olmasının sonucu ne?

Bu birinci grup mesleklerin mensupları “mühim adam” olmaya, “referans adam” görünmeye çok meyilli olurlar.

Tabiri caizse, şımarabilirler.

Zira, olur olmaz durumda ve yerde, ihtiyaç olmadığı ve belki de hak etmedikleri halde öne çıkıyorlar.

Parmakla gösteriliyorlar.

Öne çıkarılıp kullanılıyorlar, hatta harcanıyorlar.

Çare ne?

Eğitim şart. Ama bu eğitim herkese verilmeli.

Nasıl?

“Diploma cehalet alır … baki kalır” özlü sözünü kompozisyon konusu yaparak mı? Belki.

Başka?

Tevazu şart. Hatta mahviyet gerekli.

Ama niyetlenilmiş tevazu olmamalı bu. Öyle olursa sırıtır. Ne denilmiş: “Tevazuya niyet tevazuyu mahveder.”

İçselleştirilmiş, ruha yerleştirilmiş, melekeye dönüştürülmüş bir tevazu olmalı.

Başka?

Meslekler hakkında eğitim verirken ve yönlendirme yapılırken bu şımarıklık riski de nazara alınmalı.

İki örnek:

Gururlu bir savcı mı adalete daha iyi hizmet eder yoksa mütevazi bir gardiyan mı?

Ya da, burnu havada bir hâkimin talimatvari nasihati mi tesirlidir, mazlûm veya tövbekâr bir mahkûmun muhlisane ve hal diliyle nasihati mi?

Hadi çıkın işin içinden…

Okunma Sayısı: 2739
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    12.2.2015 10:12:09

    Bazı meslek guruplarının gururunu kırıp,mütevazi çizgiye getirmeye çalışan bir yazı.Aynı zamanda zararlı teveccühleride nazara verip,şımarıklığa meydan vermemek için döşenmiş uyarıcı bir yazı.Hiç kimse mesleğinde mükemmel değildir.Kim mesleğinin niha-i sınırlarına ulaşmıştır.Her meslek ve ilim sahibi, ilminin ve mesleğinin hangi kilometresindedir ve niha-i sınırlarını biliyor mu? .Acaba Cenab-ı Hak'kın zatı, isim ve sıfatlarından başka her yönü ile mükemmel,hiç eksiği olmayan,bütün ilimler nihayetsiz ilminin ihatasında olan ZATI akdesten maade kim mükemmeldir? Ufka bir kapı açmak için bir misal verelim ki ilim konusunda haddi aşmayalım;HZ. ademden günümüze kadar,hesap rakamlarına sıkmayacak fazla örnekleri olan ve gözümüz önünde cereyan eden tohumların,çekirdeklerin,neş-vü neması,filizlenmesi,bunların içinden taze bir hayatın çıkması olayının iç yüzü daha anlaşılamamıştır.Sır olarak duruyor.Bunların bünyesinde milyarlarca elektron alış verişinin sırı daha çözülmemiştir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı